NAMAZI BOZAN ŞEYLER

Namazı bozan şeyler

l. Unutarak da olsa konuşmak,

2.Peygamberimizden nakledilmeyen ve insanların sözlerine benzeyen duâlarla duâ etmek,

3.Ah! Oh! Üf! gibi ünlemler kullanmak ,

4.Cennet ve Cehennemi düşünmek gibi şeyler dışında, mesela bir yerinin acımasından ağlamak,

5.Özürsüz yere boğazını temizlemek,

6.Aksiran kimseye karşılık olarak "Yerhamükellah" ya da benzeri bir şey demek

7.Şaşırtıcı bir habere "Sübhanellah" gibi bir ünlemle karşılık vermek;


8.Birisinin ölüm haberine "istirca"da bulunmak, yani "innâ lillahi ve innâ ileyhi râciun" demek

9.Sevinçli bir habere "elhamdülillah" demek ,

10.Allah`tan başka ilah var mıdır? Sorusuna "Lâilâhe illallah" demek ,

11.Canını sıkan bir söze "lâhavle velâ kuvvete..." demek, (Bu altı maddedeki cümleleri, namazda olduğunu duyurmak için söylerse namazı bozulmaz),

12.İmamından başkasının yanlışını düzeltmek,

13.Selâm vermek, selâm almak,

14.Mushafı yüzünden okumak, (yazıya bakıp ta anlamını kavramak bozmaz),

15.Yemek, içmek (ağzında kalan nohuttan küçük şeyi yutmak bozmaz),

16.Pis yere secde etmek,

17.Dışarıdaki kimseyi namazda olup olmadığı konusunda şüpheye düşürecek ölçüde hareket ve davranışta bulunmak (Amel-i kesîr),

18.Bir namazda iken diğerine başlamak.

Namazla İlgili Diğer Bazı Konular

Nafile namazlarda kıyamı, yani "Fâtiha"dan sonra okunan sureyi uzatmak, rekatleri çogaltmaktan iyidir.

Nafile kılan, namazını bitirmeden bozsa, onu kaza etmesi vacip olur.

Oturduğu yerde nafile namaz kılmak caizdir, mekruh değildir.

Dört namazı özrü olmaksızın oturarak kılmak câiz değildir:

1. Farzı,

2. Vacibi,

3. Adağı,

4. Sabah namazının sünnetini.

Sabah namazı vaktinde kılınamazsa, o günün öglesine kadar sünnetiyle beraber kılınır.

Geçmiş namazların farz ve vaciplerini kaza etmek gerekir.

Namazda yanılma secdesini gerektiren birden çok yanılmaya, bir secde yeterlidir.

Namazı ayakta kılmaya güç yetiremeyen, oturarak kılar, ona da güç yetiremeyen, yüzü kıbleye gelmek üzere başı ile ima ederek kılar. Onu da yapamayan namazlarını sonraya bırakır, gözü ve kaşı ile ima etmez.

Kur`ân-ı Kerim`de ondört yerde geçen secde âyetlerinden birini okuyan ya da dinleyen, namazın bir tek secdesi gibi bir secde yapar.

Sefer müddeti yolculuğa çıkanlar, dört rekâtli farz namazlarını iki rekât olarak kılarlar. Üç rekât olanlar ise yine üç rekât olarak kılınır.

NAMAZDAN SONRA YÜKSEK SESLE ZİKİR VE DUA YAPILIR MI

NAMAZDAN SONRA ZİKİR VE DUA NASIL YAPILMALIDIR. YÜKSEK SESLE Mİ YOKSA GİZLİCE Mİ YAPILIR?

Yapılan zikir ve duanın sessizce yapılması sünnettir. Çünkü saadet asrında ve Hulefa-yı Raşidin zamanında zikir ve dua sesli olarak yapılmazdı. Ancak cemaat cahil olursa öğreninceye kadar seslice, öğrendikten sonra gizlice yapılmalıdır.

Bu zamanda zikir ve dua yapmasını bilmeyen yeni kimseler cemaata katıldıkları için zikir ve duanın müezzin tarafından seslice yapılması daha uygundur.

Namazı bozan şeyler

NAMAZDA KADINLAR AYAKLARINI BİTİŞİK Mİ YOKSA AÇIK MI TUTMALI

Namazda kadının ayakları bitişik mi yoksa açık mı tutulmalıdır? 

Bazı fıkıh ve ilmihal kitaplarında kadınların namazın bazı noktalarında erkeklerden ayrıldıkları yazılıdır. Ancak bunlar farz, vâcip, ya da sünnet derecesinde ayrılıklar değildirler. Yani kapatılacak avret ve saf düzeni dışında, kadınların namazı da erkeklerin namazı gibidir, denebilir. Meselâ, kadınlar tekbirde ellerini kulaklarına kadar değil, omuzlarına kadar kaldırırlar. Bu konuda bir hadîs-i şerif de vardır. (Nemenkânî, I/251) Ancak Rasûlüllah Efendimizin bizzat kendilerinin de tekbirde ellerini omuzlarına kadar kaldırdıkları vâkidir. ( Aynî, V/10; Ibn Hacer, Fethû`I-Bûrî NJ2l B vd. )


Kadınlar kıyamda ellerini göğüslerinin üzerine koyarlar. Rükûda doksan derece, dümdüz eğilmeyip, dizlerini kırar ve biraz meyilli dururlar. Secdede kollarını açmayıp uyluklarına yapıştırırlar... vs. Ancak bunların hepsi, bu şekli tesettüre daha uygun olacağı için söylenmiştir. Meselâ rükûda yarıyı geçinceye kadar (kırkbeş dereceden fazla) eğilmedikçe rükûun kadın için de sahih olmayacağı söylenmiştir. Çünkü cemaatle namazda tam eğilmenin yarısının üzerinde imama yetişen, o rek`ata yetişmemiş sayılır. Bu, kadın için de böyle olacağına göre, kadının da rükûda en az yarıyı (kırkbeş dereceyi) geçecek şekilde eğilmesi gerekir. Zaten kadınlar için dizlerini tutmadan ellerini dizlerinin üzerine koyarlar denmektedir. Eli, avuç içi dizleri tam ortalayacak kadar indirmekle, rukû sahih olacak kadar eğilinmiş olur. Ancak bir çok kadın bunu yapmamakta ve belki de rükû`larının sıhhatine zarar vermektedirler.

Kadının ayaklarının durumunda da, oturuş biçimi dışında erkeğin kilerden ayrı bir durumâ şahit olunmuş değildir. Erkeğin ayak topuklarını rükûda iken birleştireceğine dair bir görüş vardır. (Nemenkânî I/186-87) Ihtimal ki, tesettüre daha uygun olacağı için kadınların namaz boyunca ayaklarını birleştirecekleri söylenmiştir. Ama erkekler hakkındaki bu görüşün bir yanlış anlama sonucu beyan edildiği söylenmiştir. Rükû`da herkesin kendi topuklarını birbirine değil, yanındakinin topuklarına birleştirdigi rivayeti vardır. Bunu yanlış anlayanlar topukların rükû da birleştirileceğini söylemişler (age. I/186 ) ve ihtimal ki, bunun kadınlar için sürekli yapılmasının uygun olacağı kanaatine varmışlardır. Halbuki, bu erkekler için olmayınca kadınlar için de olmayacaktır.

Namazdan sonra Yüksek sesle zikir ve dua yapılırmı