29-el-ANKEBÛT


Mekke'de nâzil olan bu sûre 69 (altmisdokuz) âyettir. "Ankebût", örümcek demektir. 41. âyetinde kâfirlerin isleri örümcek agina benzetildigi için sûre bu ismi almistir.

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla. 

1. Elif. Lâm. Mîm. 

2. Insanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece "Iman ettik" demeleriyle birakilivereceklerini mi sandilar? 

3. Andolsun ki, biz onlardan öncekileri de imtihandan geçirmisizdir. Elbette Allah, dogrulari ortaya çikaracak, yalancilari da mutlaka ortaya koyacaktir. 

4. Yoksa kötülükleri yapanlar bizden kaçabileceklerini mi sandilar? Ne kadar kötü (ne yanlis) hüküm veriyorlar! 

5. Kim Allah'a kavusmayi umuyorsa, bilsin ki Allah'in tayin ettigi o vakit elbet gelecektir. O, her seyi isiten ve bilendir. 

6. Cihad eden, ancak kendisi için cihad etmis olur. Süphesiz Allah, âlemlerden müstagnîdir. (O'nun hiçbir seye ihtiyaci yoktur). 

7. Iman edip iyi isler yapanlarin (geçmis) kötülüklerini elbette örteriz ve onlara, yaptiklarinin daha güzeli ile karsilik veririz. 

8. Biz, insana, ana-babasina iyi davranmasini tavsiye etmisizdir. Eger onlar, seni, hakkinda bilgin olmayan bir seyi (körü körüne) bana ortak kosman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Dönüsünüz ancak banadir. O zaman size yapmis olduklarinizi haber verecegim. 

9. Iman edip iyi isler yapanlari, muhakkak sâlihler (zümresi) içine katariz. 

10. Insanlardan kimi vardir ki: "Allah'a inandik" der; fakat Allah ugrunda eziyete ugratildigi zaman, insanlarin iskencesini Allah'in azabi gibi tutar. Halbuki Rabbinden bir nusret gelecek olsa, mutlaka, "Dogrusu biz de sizinle beraberdik" derler. Iyi de, Allah, herkesin kalbindekileri en iyi bilen degil midir? 

11. Allah, elbette (O'na gönülden) iman edenleri de bilir, iki yüzlüleri de bilir (ortaya çikaracaktir). 

12. Kâfirler, iman edenlere: Bizim yolumuza uyun, sizin günahlannizi biz yüklenelim, derler. Halbuki onlarin hiçbir günahini yüklenecek degillerdir. Gerçekte onlar, kesinlikle yalan söylemektedirler. 

13. (Fakat gerçek su ki) elbette kendi yüklerini (veballerini), kendi yükleriyle birlikte nice yükleri tasiyacaklar ve uydurup durduklari seylerden kiyamet günü mutlaka sorguya çekileceklerdir. 

14. Andolsun ki biz Nuh'u kendi kavmine gönderdik de o bin yildan elli yil eksik bir süre onlarin arasinda kaldi. Sonunda onlar zulümlerini sürdürürken tufan kendilerini yakalayiverdi. 

15. Fakat biz onu ve gemidekileri kurtardik ve bunu âlemlere bir ibret yaptik. 

16. Ibrahim'i de gönderdik. O kavmine söyle demisti: Allah'a kulluk edin. O'na karsi gelmekten sakinin. Eger bilmis olsaniz bu sizin için daha hayirlidir. 

17. Siz Allah'i birakip birtakim putlara tapiyor, asilsiz sözler uyduruyorsunuz. Bilmelisiniz ki, Allah'i birakip da taptiklariniz, size rizik veremezler. O halde rizki Allah katinda arayin. O'na kulluk edin ve O'na sükredin. Ancak O'na döndürüleceksiniz. 

18. Eger (size teblig edileni) yalan sayarsaniz, bilin ki sizden önceki birçok milletler de (kendilerine teblig edileni) yalan saymislardir. Peygamber'e düsen, yalniz açik bir tebligdir. 

19. Allah'in, yaratilani ilk bastan nasil yarattigini, (ölümden) sonra bunu(nasil) tekrarladigini görmediler mi? Süphesiz bu, Allah'a göre kolaydir. 

20. De ki: Yeryüzünde gezip dolasin da, Allah ilk bastan nasil yaratmis bir bakin. Iste Allah bundan sonra (ayni sekilde) ahiret hayatini da yaratacaktir. Gerçekten Allah her seye kadirdir. 

21. O, diledigine azabeder, diledigini esirger. Ancak O'na döndürüleceksiniz. 

22. Siz ne yeryüzünde ne de gökte (Allah'i) âciz birakamazsiniz. Allah'tan baska bir dost ve yardimci da bulamazsiniz. 

23. Allah'in âyetlerini ve O'na kavusmayi inkâr edenler -iste onlar- benim rahmetimden ümitlerini kesmislerdir ve onlar için acikli bir azap vardir. 

24. Kavminin (Ibrahim'e) cevabi ise: "Onu öldürün yahut yakin!" demelerinden ibaret oldu. Ama Allah onu atesten kurtardi. Dogrusu bunda, iman eden bir kavim için ibretler vardir. 

25. (Ibrahim onlara) dedi ki: Siz, sirf aranizdaki dünya hayatina has muhabbet ugruna Allah'i birakip birtakim putlar edindiniz. Sonra kiyamet günü (gelip çattiginda ise) birbirinizi tanimazliktan gelecek ve birbirinize lânet okuyacaksiniz. Varacaginiz yer cehennemdir ve hiç yardimciniz da yoktur. 

26. Bunun üzerine Lût ona iman etti ve (Ibrahim): Dogrusu ben Rabbim'e(emrettigi yere) hicret ediyorum. Süphesiz O, mutlak güç ve hikmet sahibidir, dedi. 

27. Ona Ishak ve Ya'kub'u bagisladik. Peygamberligi ve kitaplari, onun soyundan gelenlere verdik. Ona dünyada mükâfatini verdik. Süphesiz o, ahirette de sâlihler (zümresin) dendir. 

28. Lût'u da (gönderdik). O, kavmine demisti ki: Gerçekten siz, daha önce hiçbir milletin yapmadigi bir hayâsizligi yapiyorsunuz! 

29. (Bu ilâhî ikazdan sonra hâla) siz, ille de erkeklere yaklasacak, yol kesecek ve toplantilarinizda edepsizlikler yapacak misiniz! Kavminin cevabi ise, söyle demelerinden ibaret oldu: (Yaptiklarimizin kötülügü ve azaba ugrayacagimiz konusunda) dogru söyleyenlerden isen, Allah'in azabini getir bize! 

30. (Lût:) Su fesatçilar güruhuna karsi bana yardim eyle Rabbim! dedi. 

31. Elçilerimiz Ibrahim'e (iki ogul ihsan edecegimize dair) müjdeyi getirdiklerinde söyle dediler: Biz bu memleket halkini helâk edecegiz. Çünkü oranin halki zalim kimselerdir. 

32. (Ibrahim) dedi ki: Ama orada Lût var! Söyle cevap verdiler: Biz orada kimlerin bulundugunu çok iyi biliyoruz. Onu ve ailesini elbette kurtaracagiz. Yalniz karisi müstesna; o, (azapta) kalacaklar arasindadir. 

33. Elçilerimiz Lût'a gelince, Lût onlar hakkinda tasalandi ve (onlari korumak için) ne yapacagini bilemedi. Ona: Korkma, tasalanma! Çünkü biz seni de aileni de kurtaracagiz. Yalniz, (azapta) kalacaklar arasinda bulunan karin müstesna, dediler. 

34. "Biz, süphesiz, bu memleket halkinin üzerine, yoldan çikmalarina karsilik gökten (feci) bir azap indirecegiz." 

35. Andolsun ki, biz, aklini kullanacak bir kavim için oradan apaçik bir ibret nisânesi birakmisizdir. 

36. Medyen'e de kardesleri Suayb'i gönderdik ve Suayb: Ey kavmim! Allah'a kulluk edin, ahiret gününe umut baglayin, yeryüzünde bozgunculuk yaparak karisiklik çikarmayin! dedi. 

37. Fakat onu yalancilikla itham ettiler. Derken, kendilerini bir sarsinti yakalayiverdi ve yurtlarinda diz üstü çöke kaldilar. 

38. Âd ve Semûd'u da (helâk ettik). Sizin için, (onlarin basina nelerin geldigi) oturduklari yerlerden apaçik anlasilmaktadir. Seytan onlara yaptiklari isleri güzel gösterip onlari dogru yoldan çikardi. Oysa bakip görebilecek durumdaydilar. 

39. Karun'u, Firavun'u ve Hâmân'i da (helâk ettik). Andolsun ki, Musa onlara apaçik deliller getirmisti de onlar yeryüzünde büyüklük taslamislardi. Halbuki (azabimizi asip) geçebilecek degillerdi. 

40. Nitekim, onlardan her birini günahi sebebiyle cezalandirdik. Kiminin üzerine taslar savuran rüzgârlar gönderdik, kimini korkunç bir ses yakaladi, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda bogduk. Allah onlara zulmetmiyor, asil onlar kendilerine zulmediyorlardi. 

41. Allah'tan baska dostlar edinenlerin durumu, örümcegin durumu gibidir. Örümcek bir yuva edinir; halbuki yuvalarin en çürügü süphesiz örümcek yuvasidir. Keske bilselerdi! 

42. Allah, onlar'in kendisini birakip da hangi seye yalvardiklarini süphesiz bilir. O, mutlak güç ve hikmet sahibidir. 

43. Iste biz, bu temsilleri insanlar için getiriyoruz; fakat onlari ancak bilenler düsünüp anlayabilir. 

44. Allah, gökleri ve yeri hak olarak (yerli yerince) yaratti. Süphesiz bunda, iman edenler için (Allah'in varlik ve kudretine) bir nisâne bulunmaktadir. 

45. (Resûlüm!) Sana vahyedilen Kitab'i oku ve namazi kil. Muhakkak ki, namaz, hayâsizliktan ve kötülükten alikoyar. Allah'i anmak elbette (ibadetlerin) en büyügüdür. Allah yaptiklarinizi bilir. 

46. Içlerinden zulmedenleri bir yana, ehl-i kitapla ancak en güzel yoldan mücadele edin ve deyin ki: Bize indirilene de, size indirilene de iman ettik. Bizim Tanrimiz da sizin Tanriniz da birdir ve biz O'na teslim olmusuzdur. 

47. (Resûlüm!) Iste böylece sana (önceki kitaplari tasdik eden) bu Kitab'i indirdik. Onun için, kendilerine kitap verdiklerimiz ona iman ediyorlar. Sunlardan (Araplardan) da ona iman eden nice kimseler vardir. Âyetlerimizi, ancak kâfirler (inatlari yüzünden) bile bile inkâr eder. 

48. Sen bundan önce ne bir yazi okur, ne de elinle onu yazardin. Öyle olsaydi, bâtila uyanlar kusku duyarlardi. 

49. Hayir, o (Kur'an), kendilerine ilim verilenlerin sînelerinde (yer eden) apaçik âyetlerdir. Âyetlerimizi, ancak zalimler bile bile inkâr eder. 

50. "Ona Rabbinden (baskaca) mucizeler indirilmeli degil miydi?" derler. De ki: Mucizeler ancak Allah'in katindadir. Ben ise sadece apaçik bir uyariciyim. 

51. Kendilerine okunmakta olan Kitab'i sana indirmemiz onlara yetmemis mi? Elbette iman eden bir kavim için onda rahmet ve ibret vardir. 

52. De ki: Benimle sizin aranizda sahit olarak Allah yeter. O, göklerde ve yerde ne varsa bilir. Bâtila inanip Allah'i inkâr edenler (var ya), iste ziyana ugrayacaklar onlardir. 

53. Senden, azabi çarçabuk (getirmeni) istiyorlar. Eger önceden tayin edilmis bir vade olmasaydi, azap elbette onlara gelip çatmisti. Fakat onlar farkinda degilken, o ansizin kendilerine geliverecektir. 

54. (Evet) senden azabi çarçabuk (getirmeni) istiyorlar. Hiç süpheleri olmasin, cehennem kâfirleri çepeçevre kusatacaktir. 

55. O günde azap, onlari hem üstlerinden hem ayaklarinin altindan saracak ve Allah (onlara): "Yaptiklarinizi (cezasini) tadin!" diyecektir. 

56. Ey iman eden kullarim! Süphesiz, benim arzim genistir. O halde (nerede güven içinde olacaksaniz orada) yalniz bana kulluk edin. 

57. Her can ölümü tadacaktir. Sonunda bize döndürüleceksiniz. 

58. Iman edip güzel isler yapanlari, (evet) muhakkak ki onlari, içinde ebedî kalmak üzere altlarindan irmaklar akan cennet kösklerine yerlestirecegiz. (Böyle iyi) isler yapanlarin mükâfati ne güzeldir! 

59. Onlar, sabreden kimselerdir ve yalniz Rablerine güvenip dayanmaktadirlar. 

60. Nice canli var ki, rizkini (yaninda) tasimiyor. Onlara da size de rizik veren Allah'tir. O, her seyi isitir ve bilir. 

61. Andolsun ki onlara: "Gökleri ve yeri yaratan, günesi ve ayi buyrugu altinda tutan kimdir?" diye sorsan, mutlaka, "Allah" derler. O halde nasil (haktan) çevrilip döndürülüyorlar? 

62. Allah rizki kullarindan diledigine bol bol verir, diledigine de kisar. Süphesiz Allah her seyi hakkiyla bilendir. 

63. Andolsun ki onlara: "Gökten su indirip onunla ölümünün ardindan yeryüzünü canlandiran kimdir?" diye sorsan, mutlaka, "Allah" derler. De ki: (Öyleyse) hamd da Allah'a mahsustur. Fakat onlarin çogu (söyledikleri üzerinde) düsünmezler. 

64. Bu dünya hayati sadece bir eglenceden, bir oyundan ibarettir. Ahiret yurduna (oradaki hayata) gelince, iste asil yasama odur. Keske bilmis olsalardi! 

65. Gemiye bindikleri zaman, dini yalniz O'na has kilarak (ihlâsla) Allah'a yalvarirlar. Fakat onlari sâlimen karaya çikarinca, bir bakarsin ki, (Allah'a) ortak kosmaktadirlar. 

66. Kendilerine verdiklerimize karsi nankörlük etsinler ve sefa sürsünler bakalim! Ama yakinda bilecekler! 

67. Çevrelerinde insanlar kapilip götürülürken, bizim (Mekke'yi) güven içinde kudsî bir yer yaptigimizi görmediler mi? Hâla bâtila inanip Allah'in nimetine nankörlük mü ediyorlar? 

68. Allah'a karsi yalan uyduran yahut kendisine hak gelmisken onu yalan sayandan daha zalimi kimdir? Cehennemde kâfirlere yer mi yok! 

69. Ama bizim ugrumuzda cihad edenleri elbette kendi yollarimiza eristirecegiz. Hiç süphe yok ki Allah iyi davrananlarla beraberdir. 

30-er-RÛM


âyeti hariç, sûrenin tamami Mekke'de nâzil olmustur. 60 (altmis) âyettir. Iranlilarla yapilan savasta yenilmis olan Rumlarin (Bizanslilarin) tekrar galip gelecekleri anlatildigindan, sûreye bu isim verilmistir.

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla. 

1. Elif. Lâm. Mîm. 

2. Rumlar, yenildi. 

3. Araplarin bulundugu bölgeye en yakin bir yerde onlar, Halbuki onlar, bu yenilgilerinden sonra birkaç yil içinde galip geleceklerdir. 

4. Onlarin bu yenilgilerinden önce de sonra da emir Allah'indir. O gün müminler de Allah'in yardimiyla sevineceklerdir. 

5. Allah, diledigine yardim eder,galip kilar. O, mutlak güç sahibidir, çok esirgeyicidir. 

6. (Bu) Allah'in vâdettigidir. Allah vâdinden caymaz; fakat insanlarin çogu bilmezler. 

7. Onlar, dünya hayatinin görünen yüzünü bilirler. Ahiretten ise, onlar tamamen gafildirler. 

8. Kendi kendilerine, Allah'in, gökleri, yeri ve ikisinin arasinda bulunanlari ancak hak olarak ve muayyen bir süre için yarattigini hiç düsünmediler mi? Insanlarin birçogu, Rablerine kavusmayi gerçekten inkâr, etmektedirler. 

9. Onlar, yeryüzünde gezip de kendilerinden öncekilerin âkibetlerinin nice olduguna bakmadilar mi? Ki onlar, kendilerinden daha güçlü idiler; yeryüzünü kazip altüst etmisler, onu bunlarin imar ettiklerinden daha çok imar etmislerdi. Peygamberleri, onlara da nice açik deliller getirmislerdi. Zaten Allah onlara zulmedecek degildi; fakat onlar kendi kendilerine zulmetmekteydiler. 

10. Sonunda, Allah'in âyetlerini yalan sayarak ve onlari alaya alarak kötülük yapanlarin âkibetleri pek fena oldu. 

ll. Allah, ilkin mahlûkunu yaratir, (ölümden) sonra da bunu (yaratmayi), tekrarlar. Sonunda hep O'na döndürüleceksiniz. 

12. Kiyametin kopacagi gün, günahkârlar (ümitsizlik içinde) susacaklardir. 

13. (Allah'a kostuklari) ortaklarindan kendilerine hiçbir sefaatçi çikmayacaktir. Zaten onlar, ortaklarini da inkâr edeceklerdir. 

14. Kiyamet kopacagi gün, iste o gün (müminlerle inkârcilar) birbirlerinden ayrilacaklardir. 

15. Iman edip iyi isler yapanlara gelince, onlar, cennette nimetlere ve sevince mazhar olacaklardir. 

16. Inkâr edenler, âyetlerimizi ve ahiret bulusmasini yalan sayanlar ise, iste onlar azapla yüzyüze birakilacaklardir. 

17. Haydi siz, aksama ulastiginizda (aksam ve yatsi vaktinde) sabaha kavustugunuzda, gündüzün sonunda ve ögle vaktine eristiginizde Allah'i tesbih edin (namaz kilin), ki göklerde ve yerde hamd O'na mahsustur. 

18. Haydi siz, aksama ulastiginizda (aksam ve yatsi vaktinde) sabaha kavustugunuzda, gündüzün sonunda ve ögle vaktine eristiginizde Allah'i tesbih edin (namaz kilin), ki göklerde ve yerde hamd O'na mahsustur. 

19. Ölüden diriyi, diriden de ölüyü O çikariyor; yeryüzünü ölümünün ardindan O canlandiriyor. Iste siz de (kabirlerinizden) böyle çikarilacaksiniz. 

20. Sizi topraktan yaratmasi, O'nun (varliginin) delillerindendir. Sonra siz, (her tarafa) yayilan insanlar oluverdiniz. 

21. Kaynasmaniz için size kendi (cinsi)nizden esler yaratip aranizda sevgi ve merhamet peydâ etmesi de O'nun (varliginin) delillerindendir. Dogrusu bunda, iyi düsünen bir kavim için ibretler vardir. 

22. O'nun delillerinden biri de, gökleri ve yeri yaratmasi, lisanlarinizin ve renklerinizin degisik olmasidir. Süphesiz bunda bilenler için (alinacak) dersler vardir. 

23. Gece olsun gündüz olsun, uyumaniz ve Allah'in lütfundan (nasibinizi) aramaniz da O'nun (varliginin) delillerindendir. Gerçekten bunda, isiten bir kavim için ibretler vardir. 

24. Yine O'nun delillerindendir ki, size korku ve ümit vermek üzere simsegi gösteriyor, gökten su indirip ölümünün ardindan arzi onunla diriltiyor. Dogrusu bunda, aklini kullanan bir kavim için (alinacak) dersler vardir. 

25. Gögün ve yerin O'nun buyrugu ile durmasi da O'nun (varliginin) delillerindendir. Sonra sizi topraktan bir çagirdi mi hemen (kabirlerinizden) çikiverirsiniz. 

26. Göklerde ve yerde olanlar hep O'nundur. Hepsi O'na boyun egmistir. 

27. Ilkin mahlûkunu yaratip (ölümden) sonra bunu (yaratmayi) tekrarlayan O'dur, ki bu, O'nun için pek kolaydir. Göklerde ve yerde (tecelli eden) en yüce sifat O'nundur. O, mutlak güç ve hikmet sahibidir. 

28. Allah size kendinizden bir temsil getirmektedir: Mülkiyetiniz altinda bulunan köleler içinde, size verdigimiz riziklarda -birbirinizden çekindiginiz gibi kendilerinden çekineceginiz derecede sizinle esit (haklara sahip)- ortaklariniz var mi? Iste biz âyetlerimizi, aklini kullanacak bir kavim için böylece açikliyoruz. 

29. Gel gör ki haksizlik edenler, bilgisizce kötü arzularina uydular. Allah'in saptirdigini kim dogru yola eristirebilir? Onlar için herhangi bir yardimci yoktur. 

30. (Resûlüm!) Sen yüzünü hanîf olarak dine, Allah insanlari hangi fitrat üzere yaratmis ise ona çevir. Allah'in yaratisinda degisme yoktur. Iste dosdogru din budur; fakat insanlarin çogu bilmezler. 

31. Hepiniz O'na yönelerek O'na karsi gelmekten sakinin, namazi kilin; müsriklerden olmayin. 

32. Dinlerini parçalayan ve bölük bölük olanlardan (olmayin. Bunlardan) her firka, kendilerinde olan ile böbürlenmektedir. 

33. Insanlarin basina bir sikinti gelince, Rablerine yönelerek O'na yalvarirlar. Sonra Allah, katindan onlara bir rahmet (nimet ve bolluk) tattirinca, bakarsiniz ki onlardan bir gurup yine Rablerine ortak kosuyorlar. 

34. Kendilerine verdiklerimize nankörlük etsinler bakalim! Haydi sefa sürün; ama yakinda bileceksiniz! 

35. Yoksa onlara bir kesin delil indirdik de, o delil, müsrik olmalarini mi söylüyor? 

36. Insanlara bir rahmet tattirdigimizda ona sevinirler. Sayet yaptiklarindan ötürü baslarina bir fenalik gelse hemen ümitsizlige düsüverirler. 

37. Görmediler mi ki Allah, rizki diledigine bol bol vermekte, diledigininkini de daraltmaktadir. Süphesiz imanli bir kavim için bunda ibretler vardir. 

38. O halde sen, akrabaya, yoksula, yolda kalmisa hakkini ver. Allah'in rizasini isteyenler için bu, en iyisidir. Iste onlar kurtulusa erenlerdir. 

39. Insanlarin mallarinda artis olsun diye verdiginiz herhangi bir faiz, Allah katinda artmaz. Allah'in rizasini isteyerek verdiginiz zekâta gelince, iste zekât veren o kimseler, evet onlar (sevaplarini ve mallarini) kat kat arttiranlardir. 

40. Allah, (o yüce varliktir) ki sizi yaratmis, sonra riziklandirmistir; sonra O, hayatinizi sona erdirecek, daha sonra da sizi (tekrar) diriltecektir. Peki sizin (Allah'a es tuttugunuz) ortaklariniz içinde bunlardan birini yapabilecek var mi? Allah onlarin ortak kostuklarindan münezzehtir ve yücedir. 

41. Insanlarin bizzat kendi isledikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu, ki Allah yaptiklarinin bir kismini onlara tattirsin; belki de (tuttuklari kötü yoldan) dönerler. 

42. (Resûlüm!) De ki: Yeryüzünde gezip dolasin da, daha öncekilerin âkibetleri nice oldu, görün. Onlarin çogu müsrik idi. 

43. Allah katindan, dönüsü olmayan bir gün (kiyamet günü) gelmeden önce yönünü o gerçek dine çevir! O gün (insanlar) bölük bölük ayrilacaklardir. 

44. Kim inkâr ederse, inkâri kendi aleyhine olur. Iyi isler yapanlara gelince, onlar da kendileri için (cennetteki yerlerini) hazirlamis olurlar. 

45. Zira Allah, iman edip iyi isler yapanlara kendi lütfundan karsilik verecektir. Süphesiz O, kâfirleri sevmez. 

46. Size rahmetinden tattirsin, emriyle gemiler yüzsün, fazlindan (nasibinizi) arayasiniz ve sükredesiniz diye (hayat ve bereket) müjdecileri olarak rüzgârlari göndermesi de Allah'in (varlik ve kudretinin) delillerindendir. 

47. Andolsun ki, biz senden önce kendi kavimlerine nice peygamberler gönderdik de onlara açik deliller getirdiler. (Onlari dinlemeyip) günaha dalanlarin ise cezalarini hakkiyla vermisizdir. Müminlere yardim etmek de bize düser. 

48. Allah O'dur ki, rüzgârlari gönderir, bunlar da bulutu kaldirir. Derken, Allah onu gökte diledigi gibi yayar ve parça parça eder; nihayet arasindan yagmurun çiktigini görürsün. Allah diledigi kullarina yagmuru nasip edince, onlar seviniverirler. 

49. 0ysa onlar, daha önce, üzerlerine yagmur yagdirilmasindan iyice ümitlerini kesmislerdi. 

50. Allah'in rahmetinin eserlerine bir bak: Arzi, ölümünün ardindan nasil diriltiyor! Süphesiz O, ölüleri de mutlaka diriltecektir. O, her seye kadirdir. 

51. Andolsun ki, bir rüzgâr göndersek de onu (ekini) sararmis görseler, ardindan muhakkak nankörlüge baslarlar. 

52. (Resûlüm!) Elbette sen ölülere duyuramazsin; arkalarini dönüp giderlerken sagirlara o daveti isittiremezsin. 

53. Körleri de sapikliklarindan (vazgeçirip) dogru yola iletemezsin. Ancak teslimiyet göstererek âyetlerimize iman edenlere duyurabilirsin. 

54. Sizi güçsüz yaratan, sonra güçsüzlügün ardindan kuvvet veren ve sonra kuvvetin ardindan güçsüzlük ve ihtiyarlik veren, Allah'tir. O, diledigini yaratir. O, hakkiyla bilendir, üstün kudret sahibidir. 

55. Kiyamet koptugu gün, günahkârlar, (dünyada) ancak pek kisa bir süre kaldiklarina yemin ederler. Iste onlar, (dünyada da haktan) böyle döndürülüyorlardi. 

56. Kendilerine ilim ve iman verilenler söyle derler: Andolsun ki siz, Allah'in yazisinda (hükmedildigi gibi) yeniden dirilme gününe kadar kaldiniz. Iste bugün yeniden dirilme günüdür; fakat siz onu tanimiyordunuz. 

57. Artik o gün, zulmedenlerin (beyan edecekleri) mazeretleri fayda vermeyecegi gibi, onlardan Allah'i hosnut etmeye çalismalari da istenmez. 

58. Andolsun ki biz, bu Kur'an'da insanlar için her çesit misale yer vermisizdir. Sayet onlara bir mucize getirsen inkârcilar kesinlikle söyle diyeceklerdir: Siz ancak bâtil seyler ortaya atmaktasiniz. 

59. Iste bilmeyenlerin (hakki tanimayanlarin) kalplerini Allah böylece mühürler. 

60. (Resûlüm!) Sen simdi sabret. Bil ki Allah'in vâdi gerçektir. (Buna) iyice inanmamis olanlar, sakin seni gevseklige sevketmesin! 

31- LOKMAN SURESI


Mekke'de nâzil olmustur. 27, 28 ve 29. âyetlerinin Medine'de nâzil oldugu da rivayet edilmistir. 34 (otuzdört) âyettir. Hz. Lokman'in kissasini anlattigi için bu adi almistir.

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla.

1. Elif. Lâm. Mîm. 

2. Iste bu âyetler, hikmet dolu Kitab'in âyetleridir. 

3. Güzel davrananlar için bir hidayet rehberi ve rahmet olmak üzere (indirilmistir). 

4. O kimseler, namazi kilarlar, zekâti verirler; onlar ahirete de kesin olarak iman ederler. 

5. Iste onlar, Rableri tarafindan gösterilmis dogru yol üzeredirler ve onlar kurtulusa erenlerdir. 

6. Insanlardan öylesi var ki, herhangi bir ilmî delile dayanmadan Allah yolundan saptirmak ve sonra da onunla alay etmek için bos lafi satin alir. Iste onlara rüsvay edici bir azap vardir. 

7. Ona âyetlerimiz okundugu zaman, sanki bunlari isitmemis, sanki kulaklarinda agirlik varrmis gibi büyüklük taslayarak yüz çevirir. Sen de ona acikli bir azabin müjdesini ver! 

8. Süphesiz, iman edip de güzel davranislarda bulunanlar için, nimetleri bol cennetler vardir. 

9. Orada ebedi kalacaklardir. Bu, Allah'in verdigi gerçek sözdür. O, mutlak güç ve hikmet sahibidir. 

10. O, gökleri görebildiginiz bir direk olmaksizin yaratti, sizi sarsmasin diye yere de ulu daglar koydu ve orada her çesit canliyi yaydi. Biz gökyüzünden su indirip, orada her faydali nebattan çift çift bitirdik. 

11. Iste bunlar Allah'in yarattiklaridir. Simdi (ey kâfirler!) O'ndan baskasinin ne yarattigini bana gösterin! Hayir (gösteremezler)! Zalimler açik bir sapiklik içindedirler. 

12. Andolsun biz Lokman'a: Allah'a sükret! diyerek hikmet verdik. Sükreden ancak kendisi için sükretmis olur. Nankörlük eden de bilsin ki, Allah hiçbir seye muhtaç degildir, her türlü övgüye lâyiktir. 

13. Lokman, ogluna ögüt vererek: Yavrucugum! Allah'a ortak kosma! Dogrusu sirk, büyük bir zulümdür, demisti. 

14. Biz insana, ana-babasina iyi davranmasini tavsiye etmisizdir. Çünkü anasi onu nice sikintilara katlanarak tasimistir. Sütten ayrilmasi da iki yil içinde olur. (Iste bunun için) önce bana, sonra da ana-babana sükret diye tavsiyede bulunmusuzdur. Dönüs ancak banadir. 

15. Eger onlar seni, hakkinda bilgin olmayan bir seyi (körü körüne) bana ortak kosman için zorlarlarsa, onlara itaat etme. Onlarla dünyada iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonunda dönüsünüz ancak banadir. O zaman size, yapmis olduklarinizi haber veririm. 

16. (Lokman, ögütlerine devamla söyle demisti:) Yavrucugum! Yaptigin is (iyilik veya kötülük), bir hardal tanesi agirliginda bile olsa ve bu, bir kayanin içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, yine de Allah onu (senin karsina) getirir. Dogrusu Allah, en ince isleri görüp bilmektedir ve her seyden haberdardir. 

17. Yavrucugum! Namazi kil, iyiligi emret, kötülükten vazgeçirmeye çalis, basina gelenlere sabret. Dogrusu bunlar, azmedilmeye deger islerdir. 

18. Küçümseyerek insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Zira Allah, kendini begenmis övünüp duran kimseleri asla sevmez. 

19. Yürüyüsünde tabiî ol, sesini alçalt. Unutma ki, seslerin en çirkini merkeplerin sesidir. 

20. Allah'in, göklerde ve yerdeki (nice varlik ve imkânlari) sizin emrinize verdigini, nimetlerini açik ve gizli olarak size bolca ihsan ettigini görmediniz mi? Yine de, insanlar içinde, -bilgisi, rehberi ve aydinlatici bir kitabi yokken- Allah hakkinda tartisan kimseler vardir. 

21. Onlara "Allah'in indirdigine uyun" dendiginde: Hayir, biz babalarimizi üzerinde buldugumuz yola uyariz, derler. Ya seytan; onlari alevli atesin azabina çagiriyor idiyse! 

22. Iyi davranislar içinde kendini bütünüyle Allah'a veren kimse, gerçekten en saglam kulpa yapismistir. Zaten bütün islerin sonu Allah'a varir. 

23. (Resûlüm!) Inkâr edenin inkâri seni üzmesin. Onlarin dönüsü ancak bizedir. Iste o zaman yaptiklarini kendilerine haber veririz. Allah kalplerde olani süphesiz çok iyi bilir. 

24. Onlari biraz faydalandirir, sonra kendilerini agir bir azaba sürükleriz. 

25. Andolsun ki onlara, "Gökleri ve yeri kim yaratti?" diye sorsan, mutlaka "Allah..." derler. De ki: (Öyleyse) övgü de yalniz Allah'a mahsustur, ama onlarin çogu bilmezler. 

26. Göklerde ve yerde ne varsa, hepsi Allah'indir. Bilinmeli ki, asil ganî ve övülmeye lâyik olan Allah'tir. 

27. Sayet yeryüzündeki agaçlar kalem, deniz de arkasindan yedi deniz katilarak (mürekkep olsa) yine Allah'in sözleri (yazmakla) tükenmez. Süphe yok ki Allah mutlak galip ve hikmet sahibidir. 

28. (Insanlar!) Sizin yaratilmaniz ve diriltilmeniz, ancak tek bir kisinin yaratilmasi ve diriltilmesi gibidir. Unutulmasin ki, Allah her seyi bilen ve görendir. 

29. Bilmez misin ki Allah, geceyi gündüze ve gündüzü geceye katmaktadir. Günesi ve ayi da buyrugu altina almistir. Bunlarin her biri belli bir vâdeye kadar hareketine devam eder. Ve Allah, yaptiklarinizdan tamamen haberdardir. 

30. Çünkü Allah, hakkin ta kendisidir; O'ndan baska taptiklari ise hiç süphesiz bâtildir. Gerçekten Allah çok yüce, çok uludur. 

31. Size varliginin delillerini göstermesi için, Allah'in lütfuyla gemilerin denizde yüzdügünü görrmedin mi? Süphesiz bunda, çok sabreden, çok sükreden herkes için ibretler vardir. 

32. Daglar gibi dalgalar onlari kusattigi zaman, dini tamamen Allah'a has kilarak (ihlâsla) O'na yalvarirlar. Allah onlari karaya çikararak kurtardigi vakit içlerinden bir kismi orta yolu tutar. Zaten bizim âyetlerimizi, ancak nankör hâinler bilerek inkâr eder. 

33. Ey Insanlar! Rabbinize karsi gelmekten sakinin. Ne babanin evlâdi, ne evlâdin babasi nâmina bir sey ödeyemeyecegi günden çekinin. Bilin ki, Allah'in verdigi söz gerçektir. Sakin dünya hayati sizi aldatmasin ve seytan, Allah'in affina güvendirerek sizi kandirmasin. 

34. Kiyamet vakti hakkindaki bilgi, ancak Allah'in katindadir. Yagmuru O yagdirir, rahimlerde olani O bilir. Hiç kimse yarin ne kazanacagini bilemez. Yine hiç kimse nerede ölecegini bilemez. Süphesiz Allah, her seyi bilendir, her seyden haberdardir.