10-YÛNUS

10-Yunus Süresi Hakkında Açıklama ve Türkçe anlamı.

balık

Yunus

 Yunus sûresi, 109 (yüzdokuz) âyet olup 40, 94, 95 ve 96. âyetler Medine'de, digerleri Mekke'de inmistir. 98. âyette Hz. Yunus'un kavminden bahsedildigi için sûreye bu ad verilmistir. Mekke halki, kendi içlerinden bir adamin peygamber olabilecegine inanamiyorlar ve: "Allah, Ebû Tâlib'in yetimi Muhammed'den baska bir peygamber bulamadi mi?" diyorlardi. Hiç olmazsa hatiri sayilir, zengin ve makam sahibi birisinin peygamber olmasini daha uygun görüyorlardi. Iste bunun üzerine bu sûre inmistir.

10-Yunus Süresinin Türkçe anlamı.


Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla.

1. Elif. Lâm. Râ. Iste bunlar hikmet dolu Kitâb'in âyetleridir. 


2. Içlerinden bir adama: Insanlari uyar ve iman edenlere, Rableri katinda onlar için yüksek bir dogruluk makami oldugunu müjdele, diye vahyetmemiz, insanlar için sasilacak bir sey mi oldu ki, o kâfirler: Bu elbette apaçik bir sihirbazdir, dediler? 


3. Süphesiz ki Rabbiniz, gökleri ve yeri alti günde yaratan, sonra da isleri yerli yerince idare ederek arsa istiva eden Allah'dir. Onun izni olmadan hiç kimse sefaatçi olamaz. Iste O Rabbiniz Allah'tir. O halde O'na kulluk edin. Hâla düsünmüyor musunuz! 


4. Allah'in gerçek bir vâdi olarak hepinizin dönüsü ancak O'nadir. Çünkü O, mahlûkati önce (yoktan) yaratir, sonra da iman edip iyi isler yapanlara adaletle mükâfat vermek için (onlari huzuruna) geri çevirir. Kâfir olanlara gelince, inkâr etmekte olduklari seylerden ötürü onlar için kaynar sudan bir içki ve elem verici bir azap vardir. 


5. Günesi isikli, ayi da parlak kilan, yillarin sayisini ve hesabi bilmeniz için ona (aya) birtakim menziller takdir eden O'dur. Allah bunlari, ancak bir gerçege (ve hikmete) binaen yaratmistir. O, bilen bir kavme âyetlerini açiklamaktadir. 


6. Gece ve gündüzün degismesinde (uzayip kisalmasinda) Allah'in göklerde ve yerde yarattigi seylerde, (Onu inkâr etmekten) sakinan bir kavim için elbette nice deliller vardir! 


7. Huzurumuza çikacaklarini beklemeyenler, dünya hayatina razi olup onunla rahat bulanlar ve âyetlerimizden gafil olanlar da vardir muhakkak. 


8. Iste onlarin, kazanmakta olduklari (günahlar) yüzünden varacaklari yer, atestir! 


9. Iman edip güzel isler yapanlara gelince, imanlari sebebiyle Rableri onlari nimet dolu cennetlerde, alt tarafindan irmaklar akan (saraylara) erdirir. 


10. Onlarin oradaki duasi: "Allah'im! Seni noksan sifatlardan tenzih ederiz!" (sözleridir). Orada birbirleriyle karsilastikça söyledikleri ise "selâm" dir. Onlarin dualarinin sonu da sudur: Hamd, âlemlerin Rabbi Allah'a mahsustur. 


11. Eger Allah insanlara, hayri çarçabuk istedikleri gibi serri de acele verseydi, elbette onlarin ecelleri bitirilmis olurdu. Fakat bize kavusmayi beklemeyenleri biz, azginliklari içinde bocalar bir halde (kendi baslarina) birakiriz. 


12. Insana bir zarar geldigi zaman, yan yatarak, oturarak veya ayakta durarak (o zararin giderilmesi için) bize dua eder; fakat biz ondan sikintisini kaldirinca, sanki kendisine dokunan bir sikintidan ötürü bize dua etmemis gibi geçip gider. Iste böylece haddi asanlara yapmakta olduklari seyler güzel gösterildi. 


l3. Andolsun ki sizden önce, peygamberleri kendilerine mûcizeler getirdigi halde (yalanlayip) zulmettiklerinden dolayi nice milletleri helâk ettik; zaten onlar iman edecek degillerdi. Iste biz suçlu kavimleri böyle cezalandiririz. 


14. Sonra da, nasil davranacaginizi görmemiz için onlarin ardindan sizi yeryüzünde halifeler kildik (Onlarin yerine sizi getirdik). 


15. Onlara âyetlerimiz açik açik okundugu zaman (öldükten sonra) bize kavusmayi beklemeyenler: Ya bundan baska bir Kur'an getir veya bunu degistir! dediler. De ki: Onu kendiligimden degistirmem benim için olacak sey degildir. Ben, bana vahyolunandan baskasina uymam. Çünkü Rabbime isyan edersem elbette büyük günün azabindan korkarim. 


16. De ki: Eger Allah dileseydi onu size okumazdim, Allah da onu size bildirmezdi. Ben bundan önce bir ömür boyu içinizde durmustum. Hâla akil erdiremiyor musunuz? 


17. Öyleyse kim Allah'a karsi yalan uydurandan veya onun âyetlerini yalanlayandan daha zalimdir! Bilesiniz ki suçlular asla onmazlar! 


18. Onlar Allah'i birakip kendilerine ne zarar ne de fayda verebilecek seylere tapiyorlar ve: Bunlar, Allah katinda bizim sefaatçilarimizdir, diyorlar. De ki: "Siz Allah'a göklerde ve yerde bilemeyecegi bir seyi mi haber veriyorsunuz? Hâsâ! O, onlarin ortak kostuklarindan uzak ve yücedir." 


19. Insanlar sadece bir tek ümmetti, sonradan ayriliga düstüler. Eger (azabin ertelenmesi ile ilgili) Rabbinden bir söz (ezelî bir takdir) geçmemis olsaydi, ayriliga düstükleri konuda hemen aralarinda hüküm verilirdi (Derhal azap iner ve isleri bitirilirdi). 


20. Ona (Muhammed'e) Rabbinden bir mucize indirilse ya! diyorlar. De ki: Gayb ancak Allah'indir. Bekleyin (bakalim) ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim. 


21. Kendilerine dokunan (kitlik ve hastalik gibi) bir sikintidan sonra insanlara bir rahmet (esenlik) tattirdigimiz zaman, bir de bakarsin ki âyetlerimiz hakkinda onlarin bir tuzagi vardir. De ki: Allah'in tuzagi daha süratlidir. Süphesiz elçilerimiz kurdugunuz tuzaklari yaziyorlar. 


22. Sizi karada ve denizde gezdiren O'dur. Hatta siz gemilerde bulundugunuz, o gemiler de içindekileri tatli bir rüzgârla alip götürdükleri ve (yolcular) bu yüzden neselendikleri zaman, o gemiye siddetli bir firtina gelip çatar, her yerden onlara dalgalar hücum eder ve onlar çepeçevre kusatildiklarini anlarlar da dini yalniz Allah'a halis kilarak: "Andolsun eger bizi bundan kurtarirsan mutlaka sükredenlerden olacagiz" diye Allah'a yalvarirlar. 


23. Fakat Allah onlari kurtarinca bir de bakarsin ki onlar, yine haksiz yere taskinlik ediyorlar. Ey insanlar! Sizin taskinliginiz ancak kendi aleyhinizedir; (bununla) sadece fâni dünya hayatinin menfaatini elde edersiniz; sonunda dönüsünüz yine bizedir. O zaman yapmakta olduklarinizi size haber verecegiz. 


24. Dünya hayatinin durumu, gökten indirdigimiz bir su gibidir ki, insanlarin ve hayvanlarin yiyeceklerinden olan yeryüzü bitkileri o su sayesinde gürlesip birbirine girer. Nihayet yeryüzü zinetini takinip, (rengârenk) süslendigi ve sahipleri de onun üzerinde kudret sahibi olduklarini sandiklari bir sirada, bir gece veya gündüz ona emrimiz (âfetimiz) gelir de onu sanki dün yerinde yokmus gibi kökünden koparilarak biçilmis bir hale getiririz. Iste iyi düsünecek kavimler için âyetlerimizi böyle açikliyoruz. 


25. Allah kullarini esenlik yurduna çagiriyor ve O, diledigini dogru yola iletir. 


26. Güzel davrananlara daha güzel karsilik, bir de fazlasi vardir. Onlarin yüzlerine ne bir toz (kara leke) bulasir ne de bir horluk (gelir). Iste onlar cennet ehlidirler. Ve onlar orada ebedî kalacaklardir. 


27. Kötülük yapanlara gelince, kötülügün cezasi misli iledir. Onlari zillet kaplayacaktir. Onlari Allah'a karsi koruyacak hiç kimse yoktur. Onlarin yüzleri sanki karanlik geceden bir parçaya bürünmüstür. Iste onlar da cehennem ehlidir. Onlar orada ebedî kalacaklardir. 


28. Onlarin hepsini biraraya toplayacagimiz, sonra da Allah'a ortak kosanlara: "Siz ve kostugunuz ortaklar yerinizde bekleyin" diyecegimiz gün artik onlarin (putlariyla) aralarini tamamen ayirmisizdir. Ve onlarin ortaklari, (putlari) derler ki: "Siz, bize ibadet etmiyordunuz. 


29. Bu yüzden bizimle sizin aranizda sahit olarak Allah yeter. Süphesiz ki biz sizin (bize) tapmanizdan tamamen habersizdik." 


30. Orada herkes geçmiste yaptiklarini karsisinda bulur. Artik onlar gerçek sahipleri olan Allah'a döndürülmüslerdir. Uydurmakta olduklari seyler (bâtil tanrilari) da onlari terkedip kaybolmustur. 


31. (Resûlüm!) De ki: Size gökten ve yerden kim rizik veriyor? Ya da kulaklara ve gözlere kim mâlik (ve hakim) bulunuyor? Ölüden diriyi kim çikariyor, diriden ölüyü kim çikariyor? (Her türlü) isi kim idare ediyor? "Allah" diyecekler. De ki: Öyle ise (Ona âsi olmaktan) sakinmiyor musunuz? 


32. Iste O, sizin gerçek Rabbiniz olan Allah'tir. Artik haktan (ayrildiktan) sonra sapikliktan baska ne kalir? O halde nasil (sapikliga) döndürülüyorsunuz? 


33. Iste böylece Rabbinin yoldan çikanlar hakkindaki "Onlar inanmazlar" sözü gerçeklesmis oldu. 


34. (Resûlüm!) De ki: (Allah'a) ortak kostuklariniz arasinda, (birini yokken) ilk defa yaratacak, arkasindan onu (ölümünden sonra hayata) yeniden döndürecek biri var mi? De ki: Allah ilk defa yaratip (ölümden sonra) onu yeniden (hayata) döndürür. O halde nasil saptirilirsiniz! 


35. De ki: Ortak kostuklarinizdan hakka iletecek olan var mi? De ki: "Hakka Allah iletir." Öyle ise hakka ileten mi uyulmaya daha lâyiktir; yoksa hidayet verilmedikçe kendi kendine dogru yolu bulamayan mi? Size ne oluyor? Nasil (böyle yanlis) hükmediyorsunuz? 


36. Onlarin çogu zandan baska bir seye uymaz. Süphesiz zan, haktan (ilimden) hiçbir seyin yerini tutmaz. Allah onlarin yapmakta olduklarini pek iyi bilendir. 


37. Bu Kur'an Allah'tan baskasi tarafindan uydurulmus bir sey degildir. Ancak kendinden öncekini dogrulayan ve o Kitab'i açiklayandir. Onda süphe yoktur, o âlemlerin Rabbindendir. 


38. Yoksa, Onu (Muhammed) uydurdu mu diyorlar? De ki: Eger sizler dogru iseniz Allah'tan baska, gücünüzün yettiklerini çagirin da (hep beraber) onun benzeri bir sûre getirin. 


39. Bilakis, onlar ilmini kavrayamadiklari ve yorumu kendilerine asla gelmemis olan (Kur'an'i) yalanladilar. Onlardan öncekiler de böyle yalanlamislardi. Simdi bak, zalimlerin sonu nasil oldu! 


40. Içlerinden öylesi var ki ona (Kur'an'a) inanir, yine onlardan öylesi de var ki ona inanmaz. Rabbin bozgunculari en iyi bilendir. 


41. (Resûlüm! ) onlar seni yalanlarlarsa de ki: Benim isim bana, sizin isiniz de size aittir. Siz benim yaptigimdan uzaksiniz, ben de sizin yaptiginizdan uzagim. 


42. Onlardan seni dinleyenler vardir. Fakat sagirlara -üstelik akillari da ermiyorsa- sen mi duyuracaksin? 


43. Onlardan sana bakan da vardir. Fakat -hele (gerçegi) göremiyorlarsa- körleri sen mi dogru yola ileteceksin? 


44. Süphesiz ki Allah insanlara hiçbir sekilde zulmetmez, fakat insanlar kendilerine zulmederler. 


45. Allah'in onlari, sanki günün ancak bir saati kadar kaldiklarini zanneder vaziyette yeniden diriltip toplayacagi gün aralarinda birbirleriyle tanisirlar. Allah'in huzuruna varmayi yalanlayanlar elbette zarara ugramislardir. Zira onlar dogru yola gitmemislerdi. 


46. Eger onlari tehdit ettigimiz (azabin) bir kismini sana (dünyada iken) gösterirsek (ne âlâ); yok eger (göstermeden) seni vefat ettirirsek nihayet onlarin dönüsü de bizedir. (O zaman onlara ne olacagini göreceksin). Sonra, Allah onlarin yapmakta olduklarina da sahittir. 


47. Her ümmetin bir peygamberi vardir. Peygamberleri geldigi zaman, aralarinda adaletle hükmedilir ve onlara asla zulmedilmez. 


48. Dogru iseniz bu vaad (azap) ne zamandir? diyorlar. 


49. De ki: "Ben kendime bile Allah'in dilediginden baska ne bir zarar ne de bir menfaat verme gücüne sahibim." Her ümmetin bir eceli vardir. Ecelleri geldigi zaman artik ne bir saat geri kalirlar ne de ileri giderler. 


50. De ki: (Ey müsrikler!) Ne dersiniz? Allah'in azabi size geceleyin veya gündüzün gelirse (ne yaparsiniz?). Suçlular ondan hangisini istemekte acele ediyorlar! 


51. Basiniza belâ geldikten sonra mi O'na iman edeceksiniz, simdi mi? (Çok geç). Halbuki onu (azabin gelmesini) istemekte acele ediyordunuz? 


52. Sonra o (kendilerine) zulmedenlere, "Ebedî azabi tadin!" denilecek. Kazanmakta oldugunuzdan baskasinin karsiligini mi bulacaksiniz? 


53. "O (azap) bir gerçek midir?" diye senden haber istiyorlar. De ki: Evet, Rabbime andolsun ki o süphesiz gerçektir ve siz âciz birakacak degilsiniz. 


54. (O zaman) zulmeden herkes yeryüzündeki bütün servete sahip olsa (azaptan kurtulmak için) elbette onu feda eder. Ve azabi gördükleri zaman için için yanarlar. Aralarinda adaletle hükmolunur ve onlara zulmedilmez. 


55. Bilesiniz ki, göklerde ve yerde olan her sey Allah'indir. Yine bilesiniz ki, Allah'in vâdi haktir, fakat onlarin çogu bilmez. 


56. O hem diriltir hem de öldürür ve yalniz O'na döndürüleceksiniz. 


57. Ey insanlar! Size Rabbinizden bir ögüt, gönüllerdekine bir sifa, müminler için bir hidayet ve rahmet gelmistir. 


58. De ki: Ancak Allah'in lütfu ve rahmetiyle, iste bunlarla sevinsinler. Bu, onlarin (dünya mali olarak) topladiklarindan daha hayirlidir. 


59. De ki: Allah'in size indirdigi riziktan bir kismini helâl, bir kismini da haram bulmaniza ne dersiniz? De ki: Allah mi size izin verdi, yoksa Allah'a iftira mi ediyorsunuz? 


60. Allah'a karsi yalan uyduranlarin kiyamet günü (âkibetleri) hakkindaki kanaatleri nedir? Süphesiz Allah insanlara karsi lütuf sahibidir. Fakat onlarin çogu sükretmezler. 


61. Ne zaman sen bir iste bulunsan, ne zaman Kur'an'dan bir sey okusan ve siz ne zaman bir is yaparsaniz, o ise daldiginiz zaman biz mutlaka üstünüzde sahidizdir. Ne yerde ne gökte zerre agirliginca bir sey Rabbinden uzak (ve gizli) kalmaz. Bundan daha küçügü ve daha büyügü yoktur ki apaçik kitapta (levh-i mahfuzda) bulunmasin. 


62. Bilesiniz ki, Allah'in dostlarina korku yoktur; onlar üzülmeyecekler de. 


63. Onlar, iman edip de takvâya ermis olanlardir. 


64. Dünya hayatinda da ahirette de onlara müjde vardir. Allah'in sözlerinde asla degisme yoktur. Iste bu, büyük kurtulusun kendisidir. 


65. (Resûlüm) Onlarin (inkârcilarin) sözleri seni üzmesin. Çünkü bütün izzet (ve üstünlük) Allah'indir. O, isitendir, bilendir. 


66. Iyi bilin ki, göklerde ve yerde ne varsa yalniz Allah'indir. (O halde) Allah'tan baska ortaklara tapanlar neyin ardina düsüyorlar! Dogrusu onlar, zandan baska bir seyin ardina düsmüyorlar ve onlar sadece yalan söylüyorlar. 


67. O (Allah), geceyi içinde dinlenesiniz diye sizin için yaratan, (çalisip kazanmaniz için de) gündüzü aydinlik kilandir. Süphesiz bunda dinleyen bir toplum için ibretler vardir. 


68. (Müsrikler:) "Allah çocuk edindi" dediler. Hâsâ! O bundan münezzehtir. O'nun (çocuga) ihtiyaci yoktur. Göklerde ve yerde ne varsa O'nundur. Bu hususta yaninizda herhangi bir delil yoktur. Allah hakkinda bilmediginiz bir seyi mi söylüyorsunuz? 


69. De ki: Allah hakkinda yalan uyduranlar asla kurtulusa eremezler. 


70. Dünyada bir miktar geçim (saglarlar), sonra dönüsleri bizedir; sonra da inkâr etmekte olduklari seylerden ötürü onlara siddetli azabi tattiririz. 


71. Onlara Nuh'un haberini oku: Hani o kavmine demisti ki: "Ey kavmim! Eger benim (aranizda) durmam ve Allah'in âyetlerini hatirlatmam size agir geldi ise, ben yalniz Allah'a dayanip güvenirim. Siz de ortaklarinizla beraber toplanip yapacaginizi kararlastirin. Sonra isiniz basiniza dert olmasin. Bundan sonra (vereceginiz) hükmü, bana uygulayin ve bana mühlet de vermeyin." 


72. "Eger yüz çeviriyorsaniz, zaten ben sizden bir ücret istemedim. Benim ecrim Allah'tan baskasina ait degildir ve bana müslümanlardan olmam emrolundu." 


73. Yine de onu yalanladilar, biz de hem onu hem de onunla beraber gemide bulunanlari kurtardik ve onlari (yeryüzünde) halifeler kildik; âyetlerimizi yalanlayanlari da (denizde) bogduk. Bak ki uyarilanlarin (fakat inanmayanlarin) sonu nasil oldu! 


74. Sonra onun arkasindan birçok peygamberi kendi toplumlarina gönderdik. Onlara mucizeler getirdiler. Fakat onlar daha önce yalanladiklari seye inanacak degillerdi. Iste haddi asanlarin kalplerini biz böyle mühürleriz. 


75. Sonra onlarin ardindan da Firavun ve toplumuna Musa ile Harun'u mucizelerimizle gönderdik, fakat onlar kibirlendiler ve günahkâr bir toplum oldular. 


76. Katimizdan onlara hak (mucize) gelince: "Bu elbette apaçik bir sihirdir" dediler. 


77. Musa: "Size hak geldiginde onun için (hep böyle) mi dersiniz? Bu bir sihir midir? Halbuki sihirbazlar iflâh olmazlar" dedi. 


78. Onlar dediler ki: Babalarimizi üzerinde buldugumuz (dinden) bizi döndüresin ve yeryüzünde ululuk sizin ikinizin olsun diye mi bize geldin? Halbuki biz size inanacak degiliz. 


79. Firavun dedi ki: Bilgili bütün sihirbazlari bana getirin! 


80. Sihirbazlar gelince Musa onlara: Atacaginizi atin, dedi. 


81. Onlar (iplerini) atinca, Musa dedi ki: "Sizin getirdiginiz sihirdir. Allah onu bosa çikaracaktir. Çünkü Allah bozguncularin isini düzeltmez." 


82. "Suçlularin hosuna gitmese de Allah, sözleriyle gerçegi açiga çikaracaktir." 


83. Firavun ve kavminin kendilerine iskence etmesinden korkuya düstükleri için kavminden bir gurup gençten baska kimse Musa'ya iman etmedi. Çünkü Firavun yeryüzünde ululuk taslayan (bir diktatör) ve haddi asanlardan idi. 


84. Musa dedi ki: Ey kavmim! Eger Allah'a inandiysaniz ve O'na teslim olduysaniz sadece O'na güvenip dayanin. 


85. Onlar da dediler ki: "Allah'a dayandik. Ey Rabbimiz! Bizi o zalimler toplulugu için deneme konusu kilma! 


86. Ve bizi rahmetinle o kâfirler toplulugundan kurtar!" 


87. Biz de Musa ve kardesine: Kavminiz için Misir'da evler hazirlayin ve evlerinizi namaz kilinacak yerler yapin, namazlarinizi da dosdogru kilin. (Ey Musa!) Müminleri müjdele! diye vahyettik. 


88. Musa dedi ki: Ey Rabbimiz! Gerçekten sen Firavun ve kavmine dünya hayatinda zinet ve nice mallar verdin. Ey Rabbimiz! (Onlara bu nimetleri), insanlari senin yolundan saptirsinlar ve elem verici cezayi görünceye kadar iman etmesinler, diye mi (verdin)? Ey Rabbimiz! Onlarin mallarini yok et, kalplerine sikinti ver (ki iman etsinler). 


89. (Allah): Ikinizin de duasi kabul olunmustur. O halde siz dogruluga devam edin ve sakin o bilmezlerin yoluna gitmeyin! dedi. 


90. Biz, Israilogullarini denizden geçirdik. Ama Firavun ve askerleri zulmetmek ve saldirmak üzere onlari takip etti. Nihayet (denizde) bogulma haline gelince, (Firavun:) "Gerçekten, Israilogullarinin inandigi Tanri'dan baska tanri olmadigina ben de iman ettim. Ben de müslümanlardanim!" dedi. 


91. Simdi mi (iman ettin)! Halbuki daha önce isyan etmis ve bozgunculardan olmustun. 


92. (Ey Firavun!) Senden sonra geleceklere ibret olmasi için, bugün senin bedenini (cansiz olarak) kurtaracagiz. Iste insanlardan bir çogu, hakikaten âyetlerimizden gafildirler. 


93. Andolsun biz Israilogullarini güzel bir yurda yerlestirdik ve onlara temiz nimetlerden rizik verdik. Kendilerine ilim gelinceye kadar ayriliga düsmediler. Süphesiz ki Rabbin, kiyamet günü onlarin, aralarinda ihtilaf etmekte olduklari seyler hakkinda hükmedecektir. 


94. (Resülüm!) Eger sana indirdigimizden (bu anlattigimiz olaylardan) kuskuda isen, senden önce Kitab'i (Tevrat'i) okuyanlara sor. Andolsun ki, Rabbinden sana hak gelmistir. Sakin süphecilerden olma! 


95. Allah'in âyetlerini yalanlayanlardan da olma, sonra ziyana ugrayanlardan olursun. 


96. Gerçekten haklarinda Rabbinin sözü (hükmü) sabit olanlar,inanmazlar. 


97.Kendilerine (istedikleri) bütün mucizeler gelmis olsa bile, elem verici azabi görünceye kadar inanmayacaklardir. 


98. Yunus'un kavmi müstesna, (halkini yok ettigimiz ülkelerden) herhangi bir ülke halki, keske (kendilerine azap gelmeden) iman etse de bu imanlari kendilerine fayda verseydi! Yunus'un kavmi iman edince, kendilerinden dünya hayatindaki rüsvaylik azabini kaldirdik ve onlari bir süre (dünya nimetlerinden) faydalandirdik. 


99. (Resûlüm!) Eger Rabbin dileseydi, yeryüzündekilerin hepsi elbette iman ederlerdi. O halde sen, inanmalari için insanlari zorlayacak misin? 


100. Allah'in izni olmadan hiç kimse inanamaz. O, akillarini kullanmayanlari murdar (inkârci) kilar. 


101. De ki: "Göklerde ve yerde neler var, bakin (da ibret alin!)" Fakat inanmayan bir topluma deliller ve uyarilar fayda saglamaz. 


102. Onlar, kendilerinden önce gelip geçmis toplumlarin (acikli) günlerinin benzerlerinden baskasini mi bekliyorlar? De ki: Haydi bekleyin! Süphesiz ben de sizinle beraber bekleyenlerdenim. 


103. Biz, sonra peygamberlerimizi ve ayni sekilde iman edenleri kurtaririz. Inananlari üzerimize bir borç olarak kurtaracagiz. 


104. De ki: "Ey insanlar! Benim dinimden süphede iseniz, (bilin ki) ben Allah'i birakip da sizin taptiklariniza tapmam, fakat ancak sizi öldürecek olan Allah'a kulluk ederim. Bana müminlerden olmam emrolundu." 


1O5. "Ve (bana) hanîf (Allah'in birligini taniyici) olarak yüzünü dine çevir; sakin müsriklerden olma, diye (emredildi)." 


106. Allah'i birakip da sana fayda veya zarar vermeyecek seylere tapma. Eger bunu yaparsan, o takdirde sen mutlaka zalimlerden olursun. 


107. Eger Allah sana bir zarar dokundurursa, onu yine O'ndan baska giderecek yoktur. Eger sana bir hayir dilerse, O'nun keremini geri çevirecek de yoktur. O, hayrini kullarindan diledigine eristirir. Ve O bagislayandir, esirgeyendir. 


108. De ki: Ey insanlar! Size Rabbinizden Hak (Kur'an) gelmistir. Artik kim dogru yola gelirse, ancak kendisi için gelecektir. Kim de saparsa, o da ancak kendi aleyhine sapacaktir. Ben sizin üzerinize vekil degilim. (Sadece teblig etmekle memurum). 


109. (Resûlüm!) Sen, sana vahyolunana uy ve Allah hükmedinceye kadar sabret. O hakimlerin en hayirlisidir.


11-HUD Suresinin Türkçe anlamını oku.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

HOŞ GELDİNİZ,, Yorumlarınızda Saygı Kurallarına Dikkat Etmenizi Rica Ederiz....