19-Meryem Suresi Hakkında Açıklama ve Türkçe anlamı
Meryem sûresi, 98 (doksansekiz) âyet olup Mekke'de nâzil olmustur. Bazi tefsircilere göre 58. âyet,bazilarina göre de 71. âyet Medine'de nâzil olmustur. Bu sûre, diger bahisler yaninda, özellikle Hz. Meryem'den ve onun Hz. Isa'yi dünyaya getirmesinden bahsetmesi sebebiyle "Meryem sûresi" adini almistir.
Meryem Suresinin Türkçe Anlamı
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla.
l. Kâf. Hâ. Yâ. Ayn. Sâd.
2. (Bu,) Rabbinin, Zekeriyya kuluna rahmetinin anilmasidir.
3. Hani o, gizli bir sesle Rabbine niyaz etmisti:
4. Rabbim! dedi, benden (vücudumdan), kemiklerim zayifladi, saçim basim agardi. Ve ben, Rabbim, sana (ettigim) dua sayesinde hiç bedbaht olmadim.
5. Dogrusu ben, arkamdan is basina geçecek olan yakinlarimdan endise ediyorum. Karim da kisirdir. Tarafindan bana bir veli (ogul) ver.
6. Ki o bana vâris olsun; Ya'kub hanedanina da vâris olsun. Rabbim, onu rizana lâyik kil!
7. (Allah söyle buyurdu:) Ey Zekeriyya! Biz sana bir ogul müjdeleriz ki, onun adi Yahya'dir. Daha önce ona kimseyi adas yapmadik.
8. Zekeriyya: Rabbim! dedi, karim kisir oldugu, ben de ihtiyarligin son sinirina vardigim halde, benim nasil oglum olabilir?
9. Allah: Öyledir, dedi; Rabbin: O bana kolaydir. Daha önce, sen hiçbir sey degilken seni de yaratmistim, buyurdu.
10. O: Rabbim! dedi, (çocugum olacagina dair) bana bir isaret ver. Allah: Sana isaret, sapasaglam oldugun halde üç gün insanlarla konusamamandir, buyurdu.
11. Bunun üzerine Zekeriyya, mâbetten kavminin karsisina çikarak onlara: "Sabah aksam tesbihte bulunun" diye isaret verdi.
12. "Ey Yahya! Kitab'a (Tevrat'a) vargücünle saril!" (dedik) ve henüz sabi iken ona (ilim ve) hikmet verdik.
13. Tarafimizdan ona kalp yumusakligi ve temizlik de (verdik). O, çok sakinan bir kimse idi.
14. Ana-babasina çok iyi davranirdi; o, isyankâr bir zorba degildi.
15. Dogdugu gün, ölecegi gün ve diri olarak kabirden kaldirilacagi gün ona selam olsun!
16. (Resûlüm! ) Kitap'ta Meryem'i de an. Hani o, ailesinden ayrilarak dogu tarafinda bir yere çekilmisti.
17. Meryem, onlarla kendi arasina bir perde çekmisti. Derken, biz ona ruhumuzu gönderdik de o, kendisine tastamam bir insan seklinde göründü.
18. Meryem dedi ki: Senden, çok esirgeyici olan Allah'a siginirim! Eger Allah'tan sakinan bir kimse isen (bana dokunma).
19. Melek: Ben, yalnizca, sana tertemiz bir erkek çocuk bagislamam için Rabbinin bir elçisiyim, dedi.
20. Meryem: Bana bir insan eli degmedigi, iffetsiz de olmadigim halde benim nasil çocugum olabilir? dedi.
21. Melek: Öyledir, dedi; (zira) Rabbin buyurdu ki: Bu bana kolaydir. Çünkü biz, onu insanlara bir delil ve kendimizden bir rahmet kilacagiz. Bu, hüküm ve karara baglanmis (ezelde olup bitmis) bir is idi.
22. Meryem ona hamile kaldi. Bunun üzerine onunla (karnindaki çocukla) uzak bir yere çekildi.
23. Dogum sancisi onu bir hurma agacina (dayanmaya) sevketti. "Keske, dedi, bundan önce ölseydim de unutulup gitseydim!"
24. Asagisindan (Isa yahut melek) ona söyle seslendi: "Tasalanma! Rabbin senin alt yaninda bir su arki vücuda getirmistir."
25. "Hurma dalini kendine dogru silkele ki, üzerine taze, olgun hurma dökülsün."
26. "Ye, iç. Gözün aydin olsun! Eger insanlardan birini görürsen de ki: Ben, çok merhametli olan Allah'a oruç adadim; artik bugün hiçbir insanla konusmayacagim."
27. Nihayet onu (kucaginda) tasiyarak kavmine getirdi. Dediler ki: Ey Meryem! Hakikaten sen igrenç bir sey yaptin!
28. Ey Harun'un kiz kardesi! Senin baban kötü bir insan degildi; annen de iffetsiz degildi.
29. Bunun üzerine Meryem çocugu gösterdi. "Biz, dediler, besikteki bir sabî ile nasil konusuruz?"
30. Çocuk söyle dedi: "Ben, Allah'in kuluyum. O, bana Kitab'i verdi ve beni peygamber yapti."
31. "Nerede olursam olayim, O beni mübarek kildi; yasadigim sürece bana namazi ve zekâti emretti."
32. "Beni anneme saygili kildi; beni bedbaht bir zorba yapmadi."
33. "Dogdugum gün, ölecegim gün ve diri olarak kabirden kaldirilacagim gün esenlik banadir."
34. Iste, hakkinda süphe ettikleri Meryem oglu Isa -hak söz olarak- budur.
35. Allah'in bir evlât edinmesi, olur sey degildir. O, bundan münezzehtir. Bir ise hükmettigi zaman, ona sadece "Ol!" der ve hemen olur.
36. (Isa sunu da söyledi:) Muhakkak ki Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. Öyle ise O'na kulluk ediniz. Iste dogru yol budur.
37. Sonra guruplar kendi aralarinda ayriliga düstüler. Büyük güne sahit olundugu zamanda vay o kâfirlerin haline!
38. Onlar, bizim huzurumuza çikacaklari gün (baslarina gelecek olanlari) ne iyi duyarlar ve ne iyi görürler (bir görsen)! Fakat o zalimler bugün açik bir sapiklik içindedirler.
39. (Resûlüm!) Sen onlari pismanlik ve üzüntü günü hakkinda uyar. Çünkü onlar bir gafletin içine dalmis olduklari halde ve henüz iman etmemisken (bakarsin) is olup bitmistir.
40. Yeryüzüne ve onun üzerindekilere ancak biz vâris oluruz (her sey gider, biz kaliriz) ve onlar ancak bize döndürülürler.
41. Kitap'ta Ibrahim'i an. Zira o, sidki bütün bir peygamberdi.
42. Bir zaman o babasina dedi ki: Babacigim! Duymayan, görmeyen ve sana hiçbir fayda saglamayan bir seye niçin taparsin?
43. Babacigim! Hakikaten sana gelmeyen bir ilim bana geldi. Öyle ise bana uy ki, seni düz yola çikarayim.
44. Babacigim! Seytana kulluk etme! Çünkü seytan, çok merhametli olan Allah'a âsi oldu.
45. Babacigim! Allah tarafindan sana azap dokunup da seytanin yakini olmandan korkuyorum.
46. (Babasi:) Ey Ibrahim! dedi, sen benim tanrilarimdan yüz mü çeviriyorsun? Eger vazgeçmezsen, andolsun seni taslarim! Uzun bir zaman benden uzak dur!
47. Ibrahim: Selâm sana (esen kal) dedi, Rabbimden senin için magfiret dileyecegim. Çünkü O bana karsi çok lütufkârdir.
48. Sizden de, Allah'in disinda taptiginiz seylerden de uzaklasiyor ve Rabbime yalvariyorum. Umulur ki (senin için) Rabbime dua etmemle bedbaht (emegi bosa gitmis) olmam.
49. Nihayet Ibrahim onlardan ve Allah'tan baska taptiklari seylerden uzaklasip bir tarafa çekildigi zaman biz ona Ishak ve Yâ'kub'u bagisladik ve her birini peygamber yaptik.
50. Onlara rahmetimizden bagista bulunduk; kendilerine hakli ve yüksek bir söhret nasip ettik.
51. (Resûlüm!) Kitap'ta Musa'yi da an. Gerçekten o ihlâs sahibi idi ve hem resûl, hem de nebî idi.
52. Ona Tûr'un sag tarafindan seslendik ve onu, fisildasan kimse kadar (kendimize) yaklastirdik.
53. Rahmetimizin bir sonucu olarak ona kardesi Harun'u bir peygamber olarak armagan ettik.
54. (Resûlüm!) Kitap'ta Ismail'i de an. Gerçekten o, sözüne sâdikti, resûl ve nebî idi.
55. Halkina namazi ve zekâti emrederdi; Rabbi nezdinde de hosnutluk kazanmis bir kimse idi.
56. Kitapta Idris'i de an. Hakikaten o, pek dogru bir insan, bir peygamberdi.
57. Onu üstün bir makama yücelttik.
58. Iste bunlar, Allah'in kendilerine nimetler verdigi peygamberlerden, Âdem'in soyundan, Nuh ile birlikte (gemide) tasidiklarimizdan, Ibrahim ve Israil (Ya'kub) 'in soyundan, dogruya ulastirdigimiz ve seçkin kildigimiz kimselerdendir. Onlara, çok merhametli olan Allah'in âyetleri okundugunda aglayarak secdeye kapanirlardi.
59. Nihayet onlarin pesinden öyle bir nesil geldi ki, bunlar namazi biraktilar; nefislerinin arzularina uydular. Bu yüzden ileride sapikliklarinin cezasini çekecekler.
60. Ancak tevbe edip, iman eden ve iyi davranista bulunan kimseler hariçtir. Bunlar, cennete, girecekler. Ve hiç bir haksızlıga ugratılmayacaklardır.
61. O cennet, çok merhametli olan Allah'in, kullarina giyaben vâdettigi Adn cennetleridir. Süphesiz O'nun vâdi yerini bulacaktir.
62. Orada bos söz degil, hos söz duyarlar. Ve orada, sabah-aksam kendilerine ait riziklari vardir.
63. Kullarimizdan, takvâ sahibi kimselere verdigimiz cennet iste budur.
64. Biz ancak Rabbinin emri ile ineriz. Önümüzde, arkamizda ve bunlar arasinda olan her sey O'na aittir. Senin Rabbin unutkan degildir.
65. (O) göklerin, yerin ve ikisi arasindaki seylerin Rabbidir. Su halde O'na kulluk et; O'na kulluk etmek için sabirli ve metânetli ol. O'nun bir adasi (benzeri) oldugunu biliyor musun? (Asla benzeri yoktur).
66. Insan der ki: "Öldügüm zaman sahi diri olarak (kabrimden) çikarilacak miyim?"
67. Insan düsünmez mi ki, daha önce o hiçbir sey olmadigi halde biz kendisini yaratmisizdir?
68. Öyle ise, Rabbine andolsun ki, muhakkak surette onlari seytanlarla birlikte mahserde toplayacagiz; sonra onlari diz üstü çökmüs vaziyette cehennemin çevresinde hazir bulunduracagiz.
69. Sonra her milletten, rahman olan Allah'a en çok âsi olanlar hangileri ise çekip ayiracagiz.
70. Sonra, orayi boylamaya daha çok müstahak olanlari elbette biz daha iyi biliriz.
71. Içinizden, oraya ugramayacak hiçbir kimse yoktur. Bu, Rabbin için kesinlesmis bir hükümdür.
72. Sonra biz, Allah'tan sakinanlari kurtaririz; zalimleri de diz üstü çökmüs olarak orada birakiriz.
73. Kendilerine âyetlerimiz ayan beyan okundugu zaman inkâr edenler, iman edenlere: Iki topluluktan hangisinin (hangimizin) mevki ve makami daha iyi, meclis ve toplulugu daha güzeldir? dediler.
74. Onlardan önce de, esya ve görünüs bakimindan daha güzel olan nice nesiller helâk ettik.
75. De ki: Kim sapiklikta ise, çok merhametli olan Allah ona mühlet versin! Nihayet kendilerine vâdolunan seyi -ya azabi (müminler karsisinda yenilgiyi), veya kiyameti- gördükleri zaman, mevki ve makami daha kötü ve askeri daha zayif olanin kim oldugunu ögreneceklerdir.
76. Allah, dogru yola gidenlerin hidayetini artirir. Sürekli kalan iyi isler, Rabbinin nezdinde hem mükâfat bakimindan daha hayirli, hem de âkibetçe daha iyidir.
77. (Resûlüm!) Âyetlerimizi inkâr eden ve "Muhakkak surette bana mal ve evlât verilecek" diyen adami gördün mü?
78. O, gaybi mi bildi, yoksa Allah'in katindan bir söz mü aldi?
79. Kesinlikle hayir! Biz onun söyledigini yazacagiz ve azabini uzattikça uzatacagiz.
80. Onun dedigine biz vâris oluruz, (mali ve evlâdi bize kalir); kendisi de bize yapayalniz gelir.
81. Onlar, kendilerine bir itibar ve kuvvet (vesilesi) olsun diye Allah'tan baska tanrilar edindiler.
82. Hayir, hayir! (Taptiklari), onlarin ibadetlerini tanimayacaklar ve onlara hasim olacaklar.
83. (Resûlüm!) Görmedin mi? Biz, kâfirlerin üzerine, kendilerini iyice (isyankârliga) sevkeden seytanlari gönderdik.
84. Öyle ise onlar hakkinda acele etme. Biz onlar için (günlerini) teker teker sayiyoruz.
85. Takvâ sahiplerini heyet halinde çok merhametli olan Allah'in huzurunda toplayacagimiz gün.
86. Günahkârlari da susuz olarak cehenneme süreceyiz.
87. O gün Rahmân (olan Allah)'in nezdinde söz ve izin alandan baskalarinin sefâata güçleri yetmeyecektir.
88. "Rahmân çocuk edindi" dediler.
89. Hakikaten siz, pek çirkin bir sey ortaya attiniz.
90. Bundan dolayi, neredeyse gökler çatlayacak, yer yarilacak, daglar yikilip düsecektir!
91. Rahmân'a çocuk isnadinda bulunmalari yüzünden.
92. Halbuki çocuk edinmek Rahmân'in sanina yakismaz.
93. Göklerde ve yerde olan herkes istisnasiz, kul olarak Rahmân'a gelecektir.
94. O, bunlarin hepsini kusatmis ve sayilarini tesbit etmistir.
95. Bunlarin hepsi de kiyamet gününde O'nun huzuruna tek basina (yapayalniz) gelecektir.
96. Iman edip de iyi davranislarda bulunanlara gelince, onlar için çok merhametli olan Allah, (gönüllerde) bir sevgi yaratacaktir.
97. (Resûlüm!) Biz Kur'an'i, sadece, onunla Allah'tan sakinanlari müjdeleyesin ve siddetle karsi çikan bir toplulugu uyarasin diye senin dilinle (indirilip okutarak) kolaylastirdik.
98. Biz, onlardan önce nice nesilleri helâk ettik. Sen, onlardan herhangi birinden (bir varlik emâresi) hissediyor veya onlara ait ciliz bir ses isitiyor musun?
Taha Suresinin Türkçe anlamı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
HOŞ GELDİNİZ,, Yorumlarınızda Saygı Kurallarına Dikkat Etmenizi Rica Ederiz....