Zuhruf, altin ve mücevher anlamina gelir. Sûrede bunlardan söz edildigi ve Allah'in insana sahip oldugu altin ve mücevherle degil, inanç ve davranislarina göre deger verdigi anlatildigi için sûre bu adla anilmistir. Mekke'de inmistir ve 89 (seksendokuz) âyettir.
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla. 1. Hâ. Mîm.
2. Apaçik Kitab'a andolsun ki ,
3. Biz, anlayip düsünmeniz için onu Arapça bir Kur'an kildik.
4. O, katimizda bulunan Ana Kitap'ta (levh-i mahfuzda) mevcut, yüce ve hikmetle dolu bir kitaptir.
5. Siz, haddi asan kimseler oldunuz diye, sizi Kur'an'la uyarmaktan vaz mi geçelim?
6. Daha önceki milletlere nice peygamberler göndermistik.
7. Onlar, kendilerine gelen her peygamberi mutlaka alaya alirlardi.
8. Biz bunlardan daha zorba olanlari da helâk ettik. Nitekim öncekilerde örnegi geçmistir.
9. Andolsun ki, onlara gökleri ve yeri kim yaratti? diye sorsan; "Onlari süphesiz güçlü olan, her seyi bilen Allah yaratti" derler.
l0. O, size yeri besik kilmis ve dogru gidesiniz diye yeryüzünde size yollar yaratmistir.
11. Gökten bir ölçüye göre suyu indiren O'dur. Biz onunla (kupkuru), ölü memlekete hayat veririz. Iste siz de böylece (mezarlarinizdan) çikarilacaksiniz.
12. Bütün çiftleri O yaratmistir. Ve size bineceginiz gemiler ve hayvanlar vâr etti.
13. Ki,böylece onlarin sirtina binip üzerlerine yerlesince, Rabbinizin ni'metini anarak: Bunu bizim hizmetimize vereni tesbih ve takdis ederiz, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik, diyesiniz.
14. Biz süphesiz Rabbimize dönecegiz (demelisiniz).
15. Ama onlar, kullarindan bir kismini, O'nun bir cüzü kildilar. Gerçekten insan apaçik bir nankördür.
16. Yoksa Allah, yarattiklarindan kizlari kendisine aldi da ogullari size mi ayirdi?!
17. Onlardan biri, Rahmân'a isnat ettigi kiz çocuguyla müjdelenince, hiddetlenerek yüzü simsiyah kesilir.
l8. Süs içinde yetistirilip savas edemeyecek olani mi istemiyorlar? (Onlari Allah'in parçasi mi sayiyorlar?)
19. Onlar, Rahmân'in kullari olan melekleri de disi saydilar. Acaba meleklerin yaratilislarini mi görmüsler? Onlarin bu sahitlikleri yazilacak ve sorguya çekileceklerdir.
20. Ve dediler ki: Rahmân dileseydi biz onlara tapmazdik. Onlarin bu hususta bir bilgileri yoktur. Onlar sadece yalan söylüyorlar.
21. Yoksa bundan önce onlara bir kitap verdik de ona mi tutunuyorlar?
22. Hayir! "Sadece, biz babalarimizi bir din üzerinde bulduk, biz de onlarin izinde gidiyoruz" derler.
23. Senden önce de hangi memlekete uyarici göndermissek mutlaka oranin varliklilari: Babalarimizi bir din üzerinde bulduk, biz de onlarin izlerine uyariz, derlerdi.
24. Ben size, babalarinizi üzerinde buldugunuz (din)den daha dogrusunu getirmissem (yine mi bana uymazsiniz)? deyince, dediler ki: Dogrusu biz sizinle gönderilen seyi inkâr ediyoruz.
25. Biz de onlardan intikam aldik. Bak, yalanlayanlarin sonu nasil oldu?
26. Bir zaman Ibrahim, babasina ve kavmine demisti ki: Ben sizin taptiklarinizdan uzagim.
27. Ben yalniz beni yaratana taparim. Çünkü O, beni dogru yola iletecektir.
28. Bu sözü, ardindan geleceklere devamli kalacak bir miras olarak birakti ki, insanlar (onun dinine) dönsünler.
29. Dogrusu bunlari da atalarini da kendilerine hak ve onu açiklayan bir peygamber gelinceye kadar geçindirdim.
30. Fakat kendilerine hak gelince: Bu bir büyüdür, biz onu tanimiyoruz, dediler.
31. Ve dediler ki: Bu Kur'an iki sehirden bir büyük adama indirilse olmaz miydi?
32. Rabbinin rahmetini onlar mi paylastiriyorlar? Dünya hayatinda onlarin geçimliklerini aralarinda biz paylastirdik. Birbirlerine is gördürmeleri için kimini ötekine derecelerle üstün kildik. Rabbinin rahmeti onlarin biriktirdikleri seylerden daha hayirlidir.
33. Sayet insanlarin küfürde birlesmis bir tek ümmet olmasi (tehlikesi) bulunmasaydi, Rahmân'i inkâr edenlerin evlerinin tavanlarini ve çikacaklari merdivenleri gümüsten yapardik.
34. Evlerinin kapilarini ve üzerine yaslanacaklari koltuklari da (hep gümüsten yapardik).
35. Ve onlari zinetlere bogardik. Bütün bunlar sadece dünya hayatinin geçimligidir. Ahiret ise, Rabbinin katinda, Allah'in azabindan sakinip rahmetine siginanlara mahsustur.
36. Kim Rahmân'i zikretmekten gafil olursa, yanindan ayrilmayan bir seytani ona musallat ederiz.
37. Süphesiz bu seytanlar onlari dogru yoldan alikoyarlar da onlar, kendilerinin dogru yolda olduklarini sanirlar.
38. O seytan dostu kimse, en sonunda bize gelince arkadasina: Keske benimle senin aranda dogu ile bati arasi kadar uzaklik olsaydi, ne kötü arkadasmissin! der.
39. Zulmettiginiz için bugün (nedâmet) size hiçbir fayda vermeyecektir. Çünkü siz, azapta ortaksiniz.
40. (Resûlüm!) Sagirlara sen mi isittireceksin; yahut körleri ve apaçik sapiklikta olanlari dogru yola sen mi ileteceksin?
41. Biz seni onlardan alip götürsek de yine onlardan intikam aliriz.
42. Yahut onlara vâdettigimiz azabi, sana gösteririz. Çünkü bizim onlara gücümüz yeter.
43. Sen, sana vahyedilene simsiki saril. Süphesiz sen, dosdogru yoldasin.
44. Dogrusu Kur'an, sana ve kavmine bir ögüttür. Ileride ondan sorumlu tutulacaksiniz.
45. Senden önce gönderdigimiz elçilerimize (ümmetlerine) sor! Rahmân'dan baska tapilacak tanrilar (edinin diye) emretmis miyiz?
46. Andolsun biz Musa'yi âyetlerimizle Firavun'a ve onun ileri gelen adamlarina göndermistik de Musa: Ben âlemlerin Rabbinin elçisiyim, demisti.
47. Onlara âyetlerimizi getirince, bunlara gülüvermislerdi.
48. Onlara gösterdigimiz her bir âyet (mucize) digerinden daha büyüktü. Dogru yola dönsünler diye onlari azaba ugrattik.
49. Bunun üzerine dediler ki: Ey büyücü! Sana verdigi ahde göre bizim için Rabbine dua et; çünkü biz artik dogru yola girecegiz.
50. Fakat biz onlardan azabi kaldirinca, sözlerinden dönüverdiler.
51. Firavun kavmine seslendi ve söyle dedi: "Ey kavmim! Misir mülkü ve altimdan akip giden su irmaklar benim degil mi? Hâla görmüyor musunuz?"
52. "Yoksa ben, kendisi zayif ve neredeyse söz anlatamayacak durumda bulunan su adamdan daha hayirli degil miyim?"
53. "Ona altin bilezikler verilmeli veya yaninda ona yardimci melekler gelmeli degil miydi?"
54. Firavun kavmini aldatti; onlar da kendisine boyun egdiler. Onlar yoldan çikmis bir kavimdir.
55. Böylece bizi öfkelendirince onlardan intikam aldik, hepsini suda bogduk.
56. Onlari, sonradan gelenlerin geçmisi ve bir ibret örnegi kildik.
57. Meryem oglu Isa, bir misal olarak anlatilinca senin kavmin hemen bagrismaya basladilar.
58. Bizim tanrilarimiz mi hayirli, yoksa o mu? dediler. Bunu sana ancak tartismak için söylediler. Dogrusu onlar kavgaci bir toplumdur.
59. O, sadece kendisine nimet verdigimiz ve Israilogullarina örnek kildigimiz bir kuldur.
60. Eger dileseydik, içinizden, yeryüzünde yerinize geçecek melekler yaratirdik.
61. Süphesiz ki o (Isa), kiyametin (ne zaman kopacaginin) bilgisidir. Ondan hiç süphe etmeyin ve bana uyun; çünkü bu, dosdogru yoldur.
62. Sakin seytan sizi yoldan çevirmesin. Çünkü o, sizin için apaçik bir düsmandir.
63. Isa, açik delillerle geldigi zaman demisti ki: Ben size hikmet getirdim ve ayriliga düstügünüz seylerden bir kismini size açiklamak için geldim. Öyleyse Allah'tan korkun ve bana itaat edin.
64. Çünkü Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. O'na ibadet edin. Iste bu, dogru yoldur.
65. Ama aralarindan çikan guruplar, bir ihtilâfa düstüler. Aci bir günün azabi karsisinda vay o zulmedenlerin haline!
66. Onlar farkinda degillerken kiyamet gününün kendilerine ansizin gelmesinden baska bir sey mi bekliyorlar?
67. O gün, Allah'a karsi gelmekten sakinanlar disinda, dost olanlar (bile) birbirlerine düsman kesilirler.
68. Ey kullarim! Bugün size korku yoktur. Sizler üzülmeyeceksiniz de.
69. Onlar âyetlerimize inanan ve müslüman olan (kullarim)idiler.
70. Siz ve esleriniz, agirlanmis olarak cennete giriniz!
71. Onlara altin tepsiler ve kadehler dolastirilir. Orada canlarinin istedigi, gözlerinin hoslandigi her sey vardir. Ve siz, orada ebedî kalacaksiniz.
72 "Iste yaptiklariniza karsilik size miras verilen cennet budur."
73." Orada sizin için bol bol meyveler vardir, onlardan yersiniz" denilir.
74. Süphesiz suçlular cehennem azabinda devamli kalacaklar.
75.Azaplari hafifletilmeyecektir. Onlar azap içinde kurtulustan ümit kesmislerdir.
76. Biz onlara zulmetmedik, fakat onlar kendileri zalim kimselerdir.
77. Ey Mâlik! Rabbin bizim isimizi bitirsin! diye seslenirler. Mâlik de: Siz böyle kalacaksiniz! der.
78. Andolsun biz size hakki getirdik, fakat çogunuz haktan hoslanmiyorsunuz.
79. Yoksa (müsrikler) bir ise kesin karar mi verdiler? Dogrusu biz de kararliyiz!
80. Yoksa onlar, bizim kendilerinin sirlarini ve gizli konusmalarini isitmedigimizi mi saniyorlar? Hayir, öyle degil; yanlarindaki elçilerimiz (hafaza melekleri de) yazmaktadirlar.
81. De ki : Eger Rahmân'in bir çocugu olsaydi, elbette ben (ona) kulluk edenlerin ilki olurdum!
82. Göklerin ve yerin Rabbi, Ars'in da Rabbi olan Allah onlarin vasiflandirmalarindan yücedir, münezzehtir.
83. Sen birak onlari, kendilerine söz verilen günlerine kavusuncaya kadar bâtila dalsinlar, oynaya dursunlar.
84. Gökteki Ilâh da, yerdeki Ilâh da O'dur. O, hakîmdir, her seyi bilendir.
85. Göklerin, yerin ve ikisi arasinda bulunan her seyin mülkü kendisine ait olan Allah ne yücedir! Kiyamet saatini bilmek de O'na mahsustur. Siz O'na döndürüleceksiniz.
86. Allah'i birakip da taptiklari putlar, sefâat edemezler. Ancak bilerek hakka sahitlik edenler bunun disindadir.
87. Andolsun onlara kendilerini kimin yarattigini sorsan elbette "Allah" derler. O halde nasil (Allah'a kulluktan) çeviriliyorlar?
88. (Resûlullah'in:) "Yâ Rabbi! Bunlar, iman etmeyen bir kavimdir" demesini de( Allah biliyor)
89.Simdilik sen onlardan yüz çevir ve size selam olsun de. Yakinda bilecekler! buyurdu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
HOŞ GELDİNİZ,, Yorumlarınızda Saygı Kurallarına Dikkat Etmenizi Rica Ederiz....