12-YÛSUF

Yusuf suresi Hakkında açıklama ve Türkçe anlamı

Yusuf suresi, 111 (yüzonbir) âyet olup 1,2 ve 3. âyetler Medine'de, digerleri Mekke'de inmistir.
Sûrenin basindan sonuna kadar Yusuf Peygamber'den bahsedildigi için bu adi almistir.




Yusuf suresinin Türkçe anlamı


Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla.

l. Elif. Lâm. Râ. Bunlar, apaçik Kitab'in âyetleridir.

2. Anlayasiniz diye biz onu Arapça bir Kur'an olarak indirdik.

3. (Ey Muhammed!) Biz, sana bu Kur'an'i vahyetmekle geçmis milletlerin haberlerini sana en güzel bir sekilde anlatiyoruz. Gerçek su ki, sen bundan önce (bu haberleri) elbette bilmeyenlerden idin.

4. Bir zamanlar Yusuf, babasina (Ya'kub'a) demisti ki: Babacigim! Ben (rüyamda) on bir yildizla günesi ve ayi gördüm; onlari bana secde ederlerken gördüm.

5. (Babasi:) Yavrucugum! dedi, rüyani sakin kardeslerine anlatma; sonra sana bir tuzak kurarlar! Çünkü seytan insana apaçik bir düsmandir.

6. Iste böylece Rabbin seni seçecek, sana (rüyada görülen) olaylarin yorumunu ögretecek ve daha önce iki atan Ibrahim ve Ishak'a nimetini tamamladigi gibi sana ve Ya'kub soyuna da nimetini tamamlayacaktir. Çünkü Rabbin çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.

7. Andolsun ki Yusuf ve kardeslerinde, (almak) isteyenler için ibretler vardir.

8. (Kardesleri) dediler ki: Yusufla kardesi (Bünyamin) babamiza bizden daha sevgilidir. Halbuki biz kalabalik bir cemaatiz. Süphesiz ki babamiz apaçik bir yanlislik içindedir.

9. (Aralarinda dediler ki:) Yusufu öldürün veya onu (uzak) bir yere atin ki babanizin teveccühü yalniz size kalsin! Ondan sonra da (tevbe ederek) sâlih kimseler olursunuz!

10. Onlardan biri: Yusufu öldürmeyin, eger mutlaka yapacaksaniz onu kuyunun dibine atin da geçen kervanlardan biri onu alsin (götürsün), dedi.

11. Dediler ki: "Ey babamiz! Sana ne oluyor da Yusuf hakkinda bize güvenmiyorsun! Oysa ki biz onun iyiligini istemekteyiz.

12. Yarin onu bizimle beraber (kira) gönder de bol bol yesin (içsin), oynasin. Biz onu mutlaka koruruz."

13. (Babalari) dedi ki: Onu götürmeniz beni mutlaka üzer. Siz ondan habersizken onu bir kurdun yemesinden korkarim.

14. Dediler ki: Hakikaten biz (kuvvetli) bir topluluk oldugumuz halde, eger onu kurt yerse, o zaman biz gerçekten âciz kimseler sayiliriz.

15. Onu götürüp de kuyunun dibine atmaya ittifakla karar verdikleri zaman, biz Yusufa: Andolsun ki sen onlarin bu islerini onlar (isin) farkina varmadan, kendilerine haber vereceksin, diye vahyettik.

16. Aksamleyin aglayarak babalarina geldiler.

17. Ey babamiz! dediler, biz yarismak üzere uzaklastik; Yusufu esyamizin yaninda birakmistik. (Ne yazik ki) onu kurt yemis! Fakat biz dogru söyleyenler olsak da sen bize inanmazsin.

18. Gömleginin üstünde sahte bir kan ile geldiler. (Yakub) dedi ki: Bilakis nefisleriniz size (kötü) bir isi güzel gösterdi. Artik (bana düsen) hakkiyla sabretmektir. Anlattiginiz karsisinda (bana) yardim edecek olan, ancak Allah'tir. 

19. Bir kervan geldi ve sucularini (kuyuya) gönderdiler, o da (gidip) kovasini saldi, (Yusufu görünce) "Müjde! Iste bir oglan!" dedi. Onu bir ticaret mali olarak sakladilar. Allah onlarin yaptiklarini çok iyi bilir.

20. (Kafile Misir'a vardiginda) onu degersiz bir pahaya, sayili birkaç dirheme sattilar. Onlar zaten ona deger vermemislerdi.

21. Misir'da onu satin alan adam, karisina dedi ki: "Ona deger ver ve güzel bak! Umulur ki bize faydasi olur. Veya onu evlât ediniriz." Iste böylece (Misir da adaletle hükmetmesi) ve kendisine (rüyadaki) olaylarin yorumunu ögretmemiz için Yusufu o yere yerlestirdik. Allah, emrini yerine getirmeye kadirdir. Fakat insanlarin çogu (bunu) bilmezler.

22. (Yusuf) erginlik çagina erisince, ona (isabetle) hükmetme (yetenegi) ve ilim verdik. Iste güzel davrananlari biz böyle mükâfatlandiririz.

23. Evinde bulundugu kadin, onun nefsinden murat almak istedi, kapilari iyice kapatti ve "Haydi gel!" dedi. O da" (Hâsâ), Allah'a siginirim! Zira kocaniz benim velinimetimdir, bana güzel davrandi. Gerçek su ki, zalimler iflah olmaz!" dedi.

24. Andolsun ki, kadin ona meyletti. Eger Rabbinin isaret ve ikazini görmeseydi o da kadina meyletmisti. Iste böylece biz, kötülük ve fuhsu ondan uzaklastirmak için (delilimizi gösterdik). Süphesiz o ihlâsli kullarimizdandi.

25. Ikisi de kapiya dogru kostular. Kadin onun gömlegini arkadan yirtti. Kapinin yaninda onun kocasina rastladilar. Kadin dedi ki: Senin ailene kötülük etmek isteyenin cezasi, zindana atilmaktan veya elem verici bir iskenceden baska ne olabilir!

26. Yusuf: "Asil kendisi benim nefsimden murat almak istedi" dedi. Kadinin akrabasindan biri söyle sahitlik etti: "Eger gömlegi önden yirtilmissa, kadin dogru söylemistir, bu ise yalancilardandir."

27. "Eger gömlegi arkadan yirtilmissa, kadin yalan söylemistir. Bu ise dogru söyleyenlerdendir."

28. (Kocasi, Yusuf'un gömleginin) arkadan yirtilmis oldugunu görünce, (kadina): "Süphesiz, dedi; bu, sizin tuzaginizdir. Sizin tuzaginiz gerçekten büyüktür."

29. "Ey Yusuf! Sen bundan (olanlari söylemekten) vazgeç! (Ey kadin!) Sen de günahinin affini dile! Çünkü sen günahkârlardan oldun"

30. Sehirdeki bazi kadinlar dediler ki: Azizin karisi, delikanlisinin nefsinden murat almak istiyormus; Yusufun sevdasi onun kalbine islemis! Biz onu gerçekten açik bir sapiklik içinde görüyoruz.

31. Kadin, onlarin dedikodusunu duyunca, onlara dâvetçi gönderdi; onlar için dayanacak yastiklar hazirladi. Herbirine bir biçak verdi. (Kadinlar meyveleri soyarken Yusufa): "Çik karsilarina!" dedi. Kadinlar onu görünce, onun büyüklügünü anladilar. (Saskinliklarindan) ellerini kestiler ve dediler ki: Hâsâ Rabbimiz! Bu bir beser degil... Bu ancak üstün bir melektir!

32. Kadin dedi ki: Iste hakkinda beni kinadiginiz sahis budur. Ben onun nefsinden murat almak istedim. Fakat o, (bundan) siddetle sakindi. Andolsun, eger o kendisine emredecegimi yapmazsa mutlaka zindana atilacak ve elbette sürünenlerden olacaktir!

33. (Yusuf:) Rabbim! Bana zindan, bunlarin benden istediklerinden daha iyidir! Eger onlarin hilelerini benden çevirmezsen, onlara meyleder ve cahillerden olurum! dedi.

34. Rabbi onun duasini kabul etti ve onlarin hilesini uzaklastirdi. Çünkü O çok iyi isiten, pek iyi bilendir.

35. Sonunda (aziz ve arkadaslari) kesin delilleri görmelerine ragmen (halkin dedikodusunu kesmek için yine de) onu bir zamana kadar mutlaka zindana atmalari kendilerine uygun göründü.

36. Onunla birlikte zindana iki delikanli daha girdi. Onlardan biri dedi ki: Ben (rüyada) sarap siktigimi gördüm. Digeri de: Ben de basimin üstünde kuslarin yemekte oldugu bir ekmek tasidigimi gördüm. Bunun yorumunu bize haber ver. Çünkü biz seni güzel davrananlardan görüyoruz, dedi.

37. (Yusuf) dedi ki: Size yedirilecek yemek gelmeden önce onun yorumunu mutlaka size haber verecegim. Bu, Rabbimin bana ögrettiklerindendir. Süphesiz ben Allah'a inanmayan bir kavmin dininden uzaklastim. Onlar ahireti inkâr edenlerin kendileridir.

38. Atalarim Ibrahim, Ishak ve Ya'kub'un dinine uydum. Allah'a herhangi bir seyi ortak kosmamiz bize yarasmaz. Bu, Allah'in bize ve insanlara olan lütfundandir. Fakat insanlarin çogu sükretmezler.

39. Ey zindan arkadaslarim! Çesitli tanrilar mi daha iyi, yoksa gücüne karsi durulamaz olan bir tek Allah mi?

40. Allah'i birakip da taptiklariniz, sizin ve atalarinizin taktigi birtakim isimlerden baska bir sey degildir. Allah onlar hakkinda herhangi bir delil indirmemistir. Hüküm sadece Allah'a aittir. O size kendisinden baskasina ibadet etmemenizi emretmistir. Iste dosdogru din budur. Fakat insanlarin çogu bilmezler.

41. Ey zindan arkadaslarim ! (Rüyalariniza gelince), biriniz (daha önce oldugu gibi) efendisine sarap içirecek; digeri ise asilacak ve kuslar onun basindan (beynini) yiyecekler. Yorumunu sordugunuz is (bu sekilde) kesinlesmistir.

42. Onlardan, kurtulacagini bildigi kimseye dedi ki: Beni efendinin yaninda an, (umulur ki beni çikarir). Fakat seytan ona, efendisine anmayi unutturdu. Dolayisiyla (Yusuf), birkaç sene daha zindanda kaldi.

43. Kral dedi ki: Ben (rüyada) yedi arik inegin yedigi yedi semiz inek gördüm. Ayrica, yedi yesil basak ve digerlerini de kuru gördüm. Ey ileri gelenler! Eger rüya yorumluyorsaniz, benim rüyami da bana yorumlayiniz.

44. (Yorumcular) dediler ki: Bunlar karmakarisik düslerdir. Biz böyle düslerin yorumunu bilenlerden degiliz.

45. (Zindandaki) iki kisiden kurtulmus olan, uzun bir zaman sonra (Yusufu) hatirlayarak dedi ki: Ben size onun yorumunu haber veririm, beni hemen (zindana) gönderin.

46. (Yusufun yanina gelerek dedi ki:) Ey Yusuf, ey dogru sözlü kisi! (Rüyada görülen) yedi arik inegin yedigi yedi semiz inek ile yedi yesil basak ve digerleri de kuru olan (basaklar) hakkinda bize yorum yap. Ümit ederim ki, insanlara (isabetli yorumunla) dönerim de belki onlar da dogruyu ögrenirler.

47. Yusuf dedi ki: Yedi sene âdetiniz üzere ekin ekersiniz. Sonra da yiyeceklerinizden az bir miktar hariç, biçtiklerinizi basaginda (stok edip) birakiniz.

48. Sonra bunun ardindan, saklayacaklarinizdan az bir miktar (tohumluk) hariç, o yillar için biriktirdiklerinizi yeyip bitirecek yedi kitlik yili gelecektir.

49. Sonra bunun ardindan da bir yil gelecek ki, o yilda insanlara (Allah tarafindan) yardim olunacak ve o yilda (meyvesuyu ve yag) sikacaklar.

50. (Adam bu yorumu getirince) kral dedi ki: "Onu bana getirin!" Elçi, Yusufa geldigi zaman, (Yusuf) dedi ki: "Efendine dön de ona: Ellerini kesen o kadinlarin zoru neydi? diye sor. Süphesiz benim Rabbim onlarin hilesini çok iyi bilir."

51. (Kral kadinlara) dedi ki: Yusufun nefsinden murat almak istediginiz zaman durumunuz neydi? Kadinlar, Hâsâ! Allah için, biz ondan hiçbir kötülük görmedik, dediler. Azizin karisi da dedi ki: "Simdi gerçek ortaya çikti. Ben onun nefsinden murat almak istemistim. Süphesiz ki o dogru söyleyenlerdendir."

52. (Yusuf dedi ki): Bu, azizin yoklugunda ona hainlik etmedigimi ve Allah'in hainlerin hilesini basariya ulastirmayacagini (herkesin) bilmesi içindir.

53. (Bununla beraber) nefsimi temize çikarmiyorum. Çünkü nefis asiri sekilde kötülügü emreder; Rabbim aciyip korumus baska. Süphesiz Rabbim çok bagislayan, pek esirgeyendir.

54. Kral dedi ki: Onu bana getirin, onu kendime özel danisman edineyim. Onunla konusunca: Bugün sen yanimizda yüksek makam sahibi ve güvenilir birisin, dedi.

55. "Beni ülkenin hazinelerine tayin et! Çünkü ben (onlari) çok iyi korurum ve bu isi bilirim" dedi.

56. Ve böylece Yusuf'a orada diledigi gibi hareket etmek üzere ülke içinde yetki verdik. Biz diledigimiz kimseye rahmetimizi eristiririz. Ve güzel davrananlarin mükâfatini zayi etmeyiz.

57. Iman edip de (kötülüklerden) sakinanlar için ahiret mükâfati daha hayirlidir.

58. Yusufun kardesleri gelip onun huzuruna girdiler, (Yusuf) onlari tanidi, onlar onu tanimiyorlardi.

59. (Yusuf) onlarin yüklerini hazirlayinca dedi ki: "Sizin bababir kardesinizi de bana getirin. Görmüyor musunuz, ben ölçegi tam dolduruyorum ve ben misafirperverlerin en iyisiyim.

60. Eger onu bana getirmezseniz, artik benim yanimda size verilecek bir ölçek (erzak) yoktur, bana hiç yaklasmayin!"

61. Dediler ki: Onu babasindan istemeye çalisacagiz, kuskusuz bunu yapacagiz.

62. (Yusuf) emrindeki gençlere dedi ki: Sermayelerini yüklerinin içine koyun. Olur ki ailelerine döndüklerinde bunun farkina varirlar da belki geri gelirler.

63. Babalarina döndüklerinde dediler ki: Ey babamiz! Erzak bize yasaklandi. Kardesimizi (Bünyamin'i) bizimle beraber gönder de (onun sayesinde) ölçüp alalim. Biz onu mutlaka koruyacagiz.

64. Ya'kub dedi ki: Daha önce kardesi (Yusuf) hakkinda size ne kadar güvendiysem, bunun hakkinda da size ancak o kadar güvenirim! (Ben onu sadece Allah'a emanet ediyorum); Allah en hayirli koruyucudur. O, aciyanlarin en merhametlisidir.

65. Esyalarini açtiklarinda sermayelerinin kendilerine geri verildigini gördüler. Dediler ki: Ey babamiz! Daha ne istiyoruz. Iste sermâyemiz de bize geri verilmis. (Onunla yine) ailemize yiyecek getiririz, kardesimizi koruruz ve bir deve yükü de fazla aliriz. Çünkü bu (seferki aldigimiz) az bir miktardir.

66. (Ya'kub) dedi ki: Kusatilmaniz (ve çaresiz kalma durumunuz) hariç, onu bana mutlaka getireceginize dair Allah adina bana saglam bir söz vermediginiz takdirde onu sizinle beraber göndermem!" Ona (istedigi sekilde) teminatlarini verdiklerinde dedi ki: Söylediklerimize Allah sahittir.

67. Sonra söyle dedi: Ogullarim! (Sehre) hepiniz bir kapidan girmeyin, ayri ayri kapilardan girin. Ama Allah'tan (gelecek) hiçbir seyi sizden savamam. Hüküm Allah'tan baskasinin degildir. (Onun için) ben yalniz O'na dayandim. Tevekkül edenler yalniz O'na dayansinlar.

68. Babalarinin kendilerine emrettigi yerden (çesitli kapilardan) girdiklerinde (onun emrini yerine getirdiler. Fakat bu tedbir) Allah'tan gelecek hiçbir seyi onlardan savamazdi; ancak Ya'kub içindeki bir dilegi açiga vurmus oldu. Süphesiz o, ilim sahibiydi, çünkü ona biz ögretmistik. Fakat insanlarin çogu bilmezler.

69. Yusuf'un yanina girdiklerinde öz kardesini yanina aldi ve "Bilesin ki ben senin kardesinim, onlarin yaptiklarina üzülme" dedi.

70. (Yusuf) onlarin yükünü hazirladigi zaman masrabayi kardesinin yükü içine koydu! (Kafile hareket ettikten) sonra bir tellal: Ey kafile! Siz hirsizsiniz! diye seslendi.

71. (Yusuf'un kardesleri) onlara dönerek: Ne ariyorsunuz? dediler.

72. Kralin su kabini ariyoruz; onu getirene bir deve yükü (bahsis) var dediler. (Içlerinden biri:) Ben buna kefilim, dedi.

73. Allah'a andolsun ki, bizim yeryüzünde fesat çikarmak için gelmedigimizi siz de biliyorsunuz. Biz hirsiz da degiliz, dediler.

74. (Yusuf'un adamlari) dediler ki: Peki, siz yalanciysaniz bunun cezasi nedir?

75. "Onun cezasi, kayip esya, kimin yükünde bulunursa iste o (sahsa el koymak) onun cezasidir. Biz zalimleri böyle cezalandiririz" dediler.

76. Bunun üzerine Yusuf, kardesinin yükünden önce onlarin yüklerini (aramaya) basladi. Sonra da onu, kardesinin yükünden çikartti. Iste biz Yusufa böyle bir tedbir ögrettik, yoksa kralin kanununa göre kardesini tutamayacakti. Ancak Allah'in dilemesi hariç. Biz kimi dilersek onu derecelerle yükseltiriz. Zira her ilim sahibinin üstünde daha iyi bilen birisi vardir.

77. (Kardesleri) dediler ki: "Eger o çaldiysa, daha önce onun bir kardesi de çalmisti." Yusuf bunu içinde sakladi, onlara açmadi. (Kendi kendine) dedi ki: Siz daha kötü durumdasiniz! Allah, sizin anlattiginizi çok iyi bilir.

78. Dediler ki: Ey aziz! Gerçekten onun çok yasli bir babasi var. Onun yerine bizim birimizi alikoy. Zira biz seni, iyilik edenlerden görüyoruz.

79. Dedi ki: Esyamizi yaninda buldugumuz kimseden baskasini yakalamaktan Allah'a siginiriz, o takdirde biz gerçekten zalimler oluruz!

80. Ondan ümitlerini kesince, (meseleyi) gizli görüsmek üzere ayrilip (bir kenara) çekildiler. Büyükleri dedi ki: "Babanizin sizden Allah adina söz aldigini, daha önce de Yusuf hakkinda islediginiz kusuru bilmiyor musunuz? Babam bana izin verinceye veya benim için Allah hükmedinceye kadar bu yerden asla ayrilmayacagim. O hükmedenlerin en hayirlisidir.

81. Babaniza dönün ve deyin ki: "Ey babamiz! Süphesiz oglun hirsizlik etti. Biz, bildigimizden baskasina sahitlik etmedik. Biz gaybin bekçileri degiliz.

82. (Istersen) içinde bulundugumuz sehire (Misir halkina) ve aralarinda geldigimiz kafileye de sor. Biz gerçekten dogru söylüyoruz."

83. (Babalari) dedi ki: "Hayir, nefisleriniz sizi (böyle) bir ise sürükledi. (Bana düsen) artik, güzel bir sabirdir. Umulur ki, Allah onlarin hepsini bana getirir. Çünkü O çok iyi bilendir, hikmet sahibidir."

84. Onlardan yüz çevirdi, "Ah Yusuf'um ah!" diye sizlandi ve kederini içine gömmesi yüzünden gözlerine boz geldi.

85. (Ogullari:) "Allah'a andolsun ki sen hâla Yusuf'u aniyorsun. Sonunda ya hasta olacaksin ya da büsbütün helâk olacaksin!" dediler.

86. (Ya'kub:) Ben sadece gam ve kederimi Allah'a arzediyorum. Ve ben sizin bilemiyeceginiz seyleri Allah tarafindan (vahiy ile) biliyorum, dedi.

87. Ey ogullarim! Gidin de Yusuf'u ve kardesini iyice arastirin, Allah'in rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü kâfirler toplulugundan baskasi Allah'in rahmetinden ümit kesmez.

88. Yusuf'un yanina girdiklerinde dediler ki: Ey aziz! Bizi ve ailemizi kitlik basti ve biz degersiz bir sermaye ile geldik. Hakkimizi tam ölçerek ver. Ayrica bize bagista da bulun. Süphesiz Allah sadaka verenleri mükâfatlandirir.

89. Yusuf dedi ki: Siz, cahilliginiz yüzünden Yusuf ve kardesine yaptiklarinizi biliyor musunuz? 

90. Yoksa sen, gerçekten Yusuf musun? dediler. O da: (Evet) ben Yusufum, bu da kardesim. (Birbirimize kavusmayi) Allah bize lütfetti. Çünkü kim (Allah'tan) korkar ve sabrederse, süphesiz Allah güzel davrananlarin mükâfatini zayi etmez, dedi.

91. (Kardesleri) dediler ki: Allah'a andolsun, hakikaten Allah seni bize üstün kilmis. Gerçekten biz hataya düsmüsüz.

92. (Yusuf) dedi ki: "Bugün sizi kinamak yok, Allah sizi affetsin! O, merhametlilerin en merhametlisidir."

93. "Su benim gömlegimi götürün de onu babamin yüzüne koyun, (gözleri) görecek duruma gelir. Ve bütün ailenizi bana getirin."

94. Kafile (Misir'dan) ayrilinca, babalari (yanindakilere): Eger bana bunamis demezseniz inanin ben Yusuf'un kokusunu aliyorum! dedi.

95. (Onlar da:) Vallahi sen hâla eski saskinligindasin, dediler.

96. Müjdeci gelince, gömlegi onun yüzüne koyar koymaz (Ya'kub) görür oldu. Ben size: "Allah tarafindan (vahiy ile) sizin bilemeyeceginiz seyleri bilirim" demedim mi! dedi.

97. (Ogullari) dediler ki: Ey babamiz! (Allah'tan) bizim günahlarimizin affini dile! Çünkü biz gerçekten günahkârlar idik.

98. (Ya'kub:) Sizin için Rabbimden af dileyecegim. Çünkü O çok bagislayan, pek esirgeyendir, dedi.

99. (Hep beraber Misir'a gidip) Yusufun yanina girdikleri zaman, ana-babasini kucakladi, "Güven içinde Allah'in iradesiyle Misir'a girin!" dedi.

100. Ana ve babasini tahtinin üstüne çikartip oturttu ve hepsi onun için (ona kavustuklari için) secdeye kapandilar. (Yusuf) dedi ki: "Ey babacigim! Iste bu, daha önce (gördügüm) rüyanin yorumudur. Rabbim onu gerçeklestirdi. Dogrusu Rabbim bana (çok sey) lütfetti. Çünkü beni zindandan çikardi ve seytan benimle kardeslerimin arasini bozduktan sonra sizi çölden getirdi. Süphesiz ki Rabbim diledigine lütfedicidir. Kuskusuz O çok iyi bilendir, hikmet sahibidir."

101. "Ey Rabbim! Mülkten bana (nasibimi) verdin ve bana (rüyada görülen) olaylarin yorumunu da ögrettin. Ey gökleri ve yeri yaratan! Sen dünyada da ahirette de benim sahibimsin. Beni müslüman olarak öldür ve beni sâlihler arasina kat!"

102. Iste bu (Yusuf kissasi) gayb haberlerindendir. Onu sana vahyediyoruz. Onlar hile yaparak islerine karar verdikleri zaman sen onlarin yaninda degildin (ki bunlari bilesin).

103. Sen ne kadar üstüne düssen de insanlarin çogu iman edecek degillerdir.

104. Halbuki sen bunun için (peygamberlik görevini îfa için) onlardan bir ücret istemiyorsun. Kur'an, âlemler için ancak bir ögüttür.

105. Göklerde ve yerde nice deliller vardir ki, onlar bu delillerden yüzlerini çevirip geçerler.

106. Onlarin çogu, ancak ortak kosarak Allah'a iman ederler.

107. Allah tarafindan kusatici bir felâket gelmesi veya farkinda olmadan kiyametin ansizin kopmasi karsisinda kendilerini emîn mi gördüler?

108. (Resûlüm!) De ki: "Iste bu, benim yolumdur. Ben Allah'a çagiriyorum, ben ve bana uyanlar aydinlik bir yol üzerindeyiz. Allah'i (ortaklardan) tenzih ederim! Ve ben ortak kosanlardan degilim."

109. Senden önce de, sehirler halkindan kendilerine vahyettigimiz erkeklerden baskasini peygamber göndermedik. (Kâfirler) yeryüzünde hiç gezmediler mi ki, kendilerinden öncekilerin sonunun nasil oldugunu görsünler! Sakinanlar için ahiret yurdu elbette daha iyidir. Hâla aklinizi kullanmiyor musunuz?

110. Nihayet peygamberler ümitlerini yitirip de kendilerinin yalana çikarildiklarini sandiklari sirada onlara yardimimiz gelir ve diledigimiz kimse kurtulusa erdirilir. (Fakat) suçlular toplulugundan azabimiz asla geri çevrilmez.

111. Andolsun onlarin (geçmis peygamberler ve ümmetlerinin) kissalarinda akil sahipleri için pek çok ibretler vardir. (Bu Kur'an) uydurulabilecek bir söz degildir. Fakat o, kendinden öncekileri tasdik eden, her seyi açiklayan (bir kitaptir); iman eden toplum için bir rahmet ve bir hidayettir.

Rad suresinin Türkçe anlamını oku

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

HOŞ GELDİNİZ,, Yorumlarınızda Saygı Kurallarına Dikkat Etmenizi Rica Ederiz....