4-en-NISÂ

4-en-NISÂ Suresinin Açıklaması ve Türkçe anlamı

allah maideHicretten sonra Medine'de nâzil olmustur, 176 (yüzyetmisalti) âyettir. "Nisâ" kadinlar demektir. Bu sûrede daha çok kadindan, cemiyet içinde kadinlarin hukukî ve içtimaî yer ve degerlerinden bahsedildigi için adina "Nisâ" denmistir.




4-en-NISÂ Suresinin Türkçe Anlamı



Rahman ve Rahim (olan) Allahin adiyla

1. Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da esini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadinlar üretip yayan Rabbinizden sakinin. Adini kullanarak birbirinizden dilekte bulundugunuz Allah'tan ve akrabalik haklarina riayetsizlikten de sakinin. Süphesiz Allah sizin üzerinizde gözetleyicidir.

2. Yetimlere mallarini verin, temizi pis olanla degismeyin, onlarin mallarini kendi mallariniza katarak (kendi malinizmis gibi) yemeyin; çünkü bu, büyük bir günahtir.

3. Eger (kendileriyle evlendiginiz takdir de) yetimlerin haklarina riayet edememekten korkarsaniz begendiginiz (veya size helâl olan) kadinlardan ikiser, üçer, dörder alin. Haksizlik yapmaktan korkarsaniz bir tane alin; yahut da sahip oldugunuz (cariyeler) ile yetinin. Bu, adaletten ayrilmamaniz için en uygun olanidir.

4. Kadinlara mehirlerini gönül rizasi ile (cömertçe) verin; eger gönül hoslugu ile o mehrin bir kismini size bagislarlarsa onu da afiyetle yeyin.

5. Allah'in geçiminize dayanak kildigi mallarinizi akli ermezlere (resit olmayanlara) vermeyin; o mallarla onlari besleyin, giydirin ve onlara güzel söz söyleyin.

6. Evlilik çagina gelinceye kadar yetimleri (gözetip) deneyin, eger onlarda akilca bir olgunlasma görürseniz hemen mallarini kendilerine verin. Büyüyecekler (de geri alacaklar) diye o mallari israf ile ve tez elden yemeyin. Zengin olan (veli) iffetli olmaya çalissin, yoksul olan da (ihtiyaç ve emegine) uygun olarak yesin. Mallarini kendilerine verdiginiz zaman yanlarinda sahit bulundurun. Hesap sorucu olarak da Allah yeter.

7. Ana-babanin ve yakinlarin biraktiklarindan erkeklere bir pay vardir; ana-babanin ve yakinlarin biraktiklarindan kadinlara da bir pay vardir. Gerek azindan, gerek çogundan belli bir hisse ayrilmistir.

8. (Mirastan payi olmayan) yakinlar, yetimler ve yoksullar miras taksiminde hazir bulunursa bundan, onlari da riziklandirin ve onlara güzel söz söyleyin.

9. Geriye eli ermez, gücü yetmez çocuklar biraktiklari takdirde (halleri ne olur) diye korkacak olanlar (yetimlere haksizlik etmekten) korkup titresinler; Allah'tan sakinsinlar ve dogru söz söylesinler.

10. Haksizlikla yetimlerin mallarini yiyenler süphesiz karinlarina ancak ates tikinmis olurlar; zaten onlar alevlenmis atese gireceklerdir.

11. Allah size, çocuklariniz hakkinda, erkege, kadinin payinin iki misli (miras vermenizi) emreder. (Çocuklar) ikiden fazla kadin iseler, ölünün biraktiginin üçte ikisi onlarindir. Eger yalniz bir kadinsa yarisi onundur. Ölenin çocugu varsa, ana-babasindan her birinin mirastan altida bir hissesi vardir. Eger çocugu yok da ana-babasi ona vâris olmus ise, anasina üçte bir (düser). Eger ölenin kardesleri varsa, anasina altida bir (düser. Bütün bu paylar ölenin) yapacagi vasiyetten ve borçtan sonradir. Babalariniz ve ogullarinizdan hangisinin size, fayda bakimindan daha yakin oldugunu bilemezsiniz. Bunlar Allah tarafindan konmus farzlardir (paylardir). Süphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir.

12. Yapacaklari vasiyetten ve borçtan sonra eslerinizin, eger çocuklari yoksa, biraktiklarinin yarisi sizindir. Çocuklari varsa biraktiklarinin dörtte biri sizindir. Çocugunuz yoksa, sizin de, yapacaginiz vasiyetten ve borçtan sonra, biraktiginizin dörtte biri onlarindir (zevcelerinizindir). Çocugunuz varsa, biraktiginizin sekizde biri onlarindir. Eger bir erkek veya kadinin, anababasi ve çocuklari bulunmadigi halde (kelâle seklinde) mali mirasçilara kalirsa ve bir erkek yahut bir kizkardesi varsa, her birine altida bir düser. Bundan fazla iseler üçte bire ortaktirlar. (Bu taksim) yapilacak vasiyetten ve borçtan sonra, kimse zarara ugramaksizin (yapilacak)tir. Bunlar Allah'tan size vasiyettir. Allah her seyi hakkiyle bilendir, halîmdir.

13. Bunlar, Allah'in (koydugu) sinirlardir. Kim Allah'a ve Peygamberine itaat ederse Allah onu, zemininden irmaklar akan cennetlere koyacaktir; orada devamli kalicidirlar; iste büyük kurtulus budur.

14. Kim Allah'a ve Peygamberine karsi isyan eder ve sinirlarini asarsa Allah onu, devamli kalacagi bir atese sokar ve onun için alçaltici bir azap vardir.

15. Kadinlarinizdan fuhus yapanlara karsi aranizdan dört sahit getirin. Eger sahitlik ederlerse, o kadinlari ölüm alip götürünceye yahut Allah onlara bir yol açincaya kadar evlerde hapsedin.

16. Içinizden fuhus yapan her iki tarafa ceza verin; eger tevbe eder, uslanirlarsa artik onlara ceza verip eziyet etmekten vazgeçin; çünkü Allah tövbeleri çok kabul eden ve çok esirgeyendir.

17. Allah'in kabul edecegi tevbe, ancak bilmeden kötülük edip de sonra tez elden tevbe edenlerin tevbesidir; iste Allah bunlarin tevbesini kabul eder; Allah her seyi bilendir, hikmet sahibidir.

18. Yoksa kötülükleri yapip yapip da içlerinden birine ölüm gelip çatinca "Ben simdi tevbe ettim" diyenler ile kâfir olarak ölenler için (kabul edilecek) tevbe yoktur. Onlar için aci bir azap hazirlamisizdir.

19. Ey iman edenler! Kadinlara zorla vâris olmaniz size helâl degildir. Apaçik bir edepsizlik yapmadikça, onlara verdiginizin bir kismini ele geçirmeniz için de kadinlari sikistirmayin. Onlarla iyi geçinin. Eger onlardan hoslanmazsaniz (biliniz ki) Allah'in hakkinizda çok hayirli kilacagi bir seyden de hoslanmamis olabilirsiniz.

20. Eger bir esi birakip da yerine baska bir es almak isterseniz, onlardan birine yüklerle mehir vermis olsaniz dahi ondan hiçbir seyi geri almayin. Siz iftira ederek ve apaçik günah isleyerek onu geri alir misiniz?

21. Vaktiyle siz birbirinizle hasir-nesir oldugunuz ve onlar sizden saglam bir teminat almis oldugu halde onu nasil geri alirsiniz!

22. Geçmiste olanlar bir yana, babalarinizin evlendigi kadinlarla evlenmeyin; çünkü bu bir hayasizliktir, igrenç bir seydir ve kötü bir yoldur.

23. Analariniz, kizlariniz, kizkardesleriniz, halalariniz, teyzeleriniz, kardes kizlari, kizkardes kizlari, sizi emziren analariniz, süt bacilariniz, eslerinizin analari, kendileriyle birlestiginiz eslerinizden olup evlerinizde bulunan üvey kizlariniz size haram kilindi. Eger onlarla (nikâhlanip da) henüz birlesmemisseniz kizlarini almanizda size bir mahzur yoktur. Kendi sulbünüzden olan ogullarinizin esleri ve iki kiz kardesi birden almak da size haram kilindi; ancak geçen geçmistir. Allah çok bagislayici ve esirgeyicidir.

24. (Harp esiri olarak) sahip oldugunuz cariyeler müstesna, evli kadinlar da size haram kilindi. Allah'in size emri budur. Bunlardan baskasini, namuslu olmak ve zina etmemek üzere mallarinizla (mehirlerini vererek) istemeniz size helâl kilindi. Onlardan faydalanmaniza karsilik kararlastirilmis olan mehirlerini verin. Mehir kesiminden sonra (bir miktar indirim için) karsilikli anlasmanizda size günah yoktur. Süphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir.

25. Içinizden, imanli hür kadinlarla evlenmeye gücü yetmeyen kimse, ellerinizin altinda bulunan imanli genç kizlariniz (sayilan) cariyelerinizden alsin. Allah sizin imaninizi daha iyi bilmektedir. Hep ayni köktensiniz (insanlik bakimindan aranizda fark yoktur). Öyle ise iffetli yasamalari, zina etmemeleri ve gizli dost da tutmamalari sarti ve sahiplerinin izni ile onlari (cariyeleri) nikâhlayip alin, mehirlerini de normal miktarda verin. Evlendikten sonra bir fuhus yaparlarsa onlara, hür kadinlarin cezasinin yarisi (uygulanir). Bu (cariye ile evlenme izni), içinizden günaha düsmekten korkanlar içindir. Sabretmeniz ise sizin için daha hayirlidir. Allah çok bagislayici ve esirgeyicidir.

26. Allah size (bilmediklerinizi) açiklamak ve sizi, sizden önceki (iyi) lerin yollarina iletmek ve sizin günahlarinizi bagislamak istiyor. Allah hakkiyle bilicidir, yegâne hikmet sahibidir.

27. Allah sizin tevbenizi kabul etmek ister; sehvetlerine uyanlar (kötü arzularin esiri olanlar) ise büsbütün yoldan çikmanizi isterler.

28. Allah sizden (yükünüzü) hafifletmek ister; çünkü insan zayif yaratilmistir.

29. Ey iman edenler! Karsilikli rizaya dayanan ticaret olmasi hali müstesna, mallarinizi, bâtil (haksiz ve haram yollar) ile aranizda (alip vererek) yemeyin. Ve kendinizi öldürmeyin. Süphesiz Allah, sizi esirgeyecektir.

30. Kim düsmanlik ve haksizlik ile bunu (haram yemeyi veya öldürmeyi) yaparsa (bilsin ki) onu atese koyacagiz; bu ise Allah'a çok kolaydir.

31. Eger yasaklandiginiz büyük günahlardan kaçinirsaniz, sizin küçük günahlarinizi örteriz ve sizi serefli bir yere sokariz.

32. Allah'in sizi, birbirinizden üstün kildigi seyleri (baskasinda olup da sizde olmayani) hasretle arzu etmeyin. Erkeklerin de kazandiklarindan nasipleri var, kadinlarin da kazandiklarindan nasipleri var. Allah'tan lütfunu isteyin; süphesiz Allah her seyi bilmektedir.

33. (Erkek ve kadindan) her biri için, ana, baba ve akrabanin biraktigindan (hisselerini alacak olan) vârisler kildik. Yeminlerinizin bagladigi kimselere de paylarini verin. Çünkü Allah her seyi görmektedir.

34. Allah'in insanlardan bir kismini digerlerine üstün kilmasi sebebiyle ve mallarindan harcama yaptiklari için erkekler kadinlarin yöneticisi ve koruyucusudur. Onun için sâliha kadinlar itaatkârdir. Allah'in kendilerini korumasina karsilik gizliyi (kimse görmese de namuslarini) koruyucudurlar. Bas kaldirmasindan endise ettiginiz kadinlara ögüt verin, onlari yataklarda yalniz birakin ve (bunlarla yola gelmezlerse) dövün. Eger size itaat ederlerse artik onlarin aleyhine baska bir yol aramayin; çünkü Allah yücedir, büyüktür.

35. Eger kari-kocanin aralarinin açilmasindan korkarsaniz, erkegin ailesinden bir hakem ve kadinin ailesinden bir hakem gönderin. Bunlar baristirmak isterlerse Allah aralarini bulur; süphesiz Allah her seyi bilen, her seyden haberdar olandir.

36. Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir seyi ortak kosmayin. Ana-babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakin komsuya, uzak komsuya, yakin arkadasa, yolcuya, ellerinizin altinda bulunanlar (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranin; Allah kendini begenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez.

37. Bunlar cimrilik eden ve insanlara da cimriligi tavsiye eden, Allah'in kendilerine lütfundan verdigini gizleyen kimselerdir. Biz, kâfirler için alçaltici bir azap hazirladik.

38. Allah'a ve ahiret gününe inanmadiklari halde mallarini, insanlara gösteris için sarfedenler de (ahirette azaba dûçâr olurlar). Seytan bir kimseye arkadas olursa, ne kötü bir arkadastir o!

39. Allah'a ve ahiret gününe iman edip de Allah'in kendilerine verdiginden (O'nun yolunda) harcasalardi ne olurdu sanki! Allah onlarin durumunu hakkiyle bilmektedir.

40. Süphe yok ki Allah zerre kadar haksizlik etmez. (Kulun yaptigi is, eger bir kötülük ise, onun cezasini adaletle verir.) Iyilik olursa onu katlar (kat kat arttirir), kendinden de büyük mükâfat verir.

41. Her bir ümmetten bir sahit getirdigimiz ve seni de onlara sahit olarak gösterdigimiz zaman halleri nice olacak!

42. Küfür yoluna sapip peygamberi dinlemeyenler o gün yerin dibine batirilmayi temenni ederler ve Allah'tan hiçbir haberi gizleyemezler.

43. Ey iman edenler! Siz sarhos iken -ne söylediginizi bilinceye kadar- cünüp iken de -yolcu olan müstesna- gusül edinceye kadar namaza yaklasmayin. Eger hasta olur veya bir yolculuk üzerinde bulunursaniz, yahut sizden biriniz ayak yolundan gelirse, yahut kadinlara dokunup da (bu durumlarda) su bulamamissaniz o zaman temiz bir toprakla teyemmüm edin: Yüzlerinize ve ellerinize sürün. Süphesiz Allah çok affedici ve bagislayicidir.

44. Kendilerine Kitap'tan nasip verilenlere baksana! Sapikligi satin aliyorlar ve sizin de yoldan çikmanizi istiyorlar!

45. Allah düsmanlarinizi sizden daha iyi bilir. Gerçek bir dost olarak Allah yeter, bir yardimci olarak da Allah kâfidir.

46. Yahudilerden bir kismi kelimeleri yerlerinden degistirirler, dillerini egerek, bükerek ve dine saldirarak (Peygambere karsi) "Isittik ve karsi geldik", "dinle, dinlemez olasi", "râinâ" derler. Eger onlar "Isittik, itaat ettik, dinle ve bizi gözet" deselerdi süphesiz kendileri için daha hayirli ve daha dogru olacakti; fakat küfürleri (gerçegi kabul etmemeleri) sebebiyle Allah onlari lânetlemistir. Artik pek az inanirlar.

47. Ey ehl-i kitap! Biz, birtakim yüzleri silip dümdüz ederek arkalarina çevirmeden, yahut onlari, cumartesi adamlari gibi lânetlemeden önce (davranarak), size gelenleri dogrulamak üzere indirdigimize (Kitab'a) iman edin; Allah'in emri mutlaka yerine gelecektir.

48. Allah, kendisine ortak kosulmasini asla bagislamaz; bundan baskasini, (günahlari) diledigi kimse için bagislar. Allah'a ortak kosan kimse büyük bir günah (ile) iftira etmis olur.

49. Kendilerini temize çikaranlara ne dersin! Hayir, Allah diledigini temize çikarir ve hiç kimse kil payi kadar haksizlik görmez.

50. Bak, nasil da Allah üzerine yalan uyduruyorlar; apaçik bir günah olarak bu (onlara) yeter!

51. Kendilerine Kitap'tan nasip verilenleri görmedin mi? Putlara ve bâtila (tanrilara) iman ediyorlar, sonra da kâfirler için: "Bunlar, Allah'a iman edenlerden daha dogru yoldadir" diyorlar!

52. Bunlar, Allah'in lânetledigi kimselerdir; Allah'in rahmetinden uzaklastirdigi (lânetli) kimseye gerçek bir yardimci bulamazsin.

53. Yoksa onlarin mülkten (hükümranliktan) bir nasipleri mi var? Öyle olsaydi insanlara çekirdek filizi (kadar bir sey bile) vermezlerdi.

54. Yoksa onlar, Allah'in lütfundan verdigi seyler için insanlara hased mi ediyorlar? Oysa Ibrahim soyuna Kitab'i ve hikmeti verdik ve onlara büyük bir hükümranlik bahsettik.

55. Onlardan bir kismi Ibrahim'e inandi, kimi de ondan yüz çevirdi; (onlara) kavurucu bir ates olarak cehennem yeter.

56. Süphesiz âyetlerimizi inkâr edenleri gün gelecek bir atese sokacagiz; onlarin derileri pisip aci duymaz hale geldikçe, derilerini baska derilerle degistiririz ki aciyi duysunlar! Allah daima üstün ve hakîmdir.

57. Inanip; iyi isler yapanlari da, içinde ebediyen kalmak üzere girecekleri, zemininden irmaklar akan cennetlere sokacagiz. Orada onlar için tertemiz esler vardir ve onlari koyu (tatli) bir gölgeye koyariz.

58. Allah size, mutlaka emanetleri ehli olanlara vermenizi ve insanlar arasinda hükmettiginiz zaman adaletle hükmetmenizi emreder. Allah size ne kadar güzel ögütler veriyor! Süphesiz Allah her seyi isitici, her seyi görücüdür.

59. Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan ülülemre (idarecilere) de itaat edin. Eger bir hususta anlasmazliga düserseniz Allah'a ve ahirete gerçekten inaniyorsaniz onu Allah'a ve Resûl'e götürün (onlarin talimatina göre halledin); bu hem hayirli, hem de netice bakimindan daha güzeldir.

60. Sana indirilene ve senden önce indirilenlere inandiklarini ileri sürenleri görmedin mi? Tâgut'a inanmamalari kendilerine emrolundugu halde, Tâgut'un önünde muhakemelesmek istiyorlar. Halbuki seytan onlari büsbütün saptirmak istiyor.

61. Onlara: Allah'in indirdigine (Kitab'a) ve Resûl'e gelin (onlara basvuralim), denildigi zaman, münafiklarin senden iyice uzaklastiklarini görürsün.

62. Elleriyle yaptiklari yüzünden baslarina bir felâket gelince hemen, biz yalnizca iyilik etmek ve arayi bulmak istedik, diye yemin ederek sana nasil gelirler!

63. Onlar Allah'in, kalplerindekini bildigi kimselerdir; onlara aldirma, kendilerine ögüt ver ve onlara, kendileri hakkinda tesirli söz söyle.

64. Biz her peygamberi -Allah'in izniyle- ancak kendisine itaat edilmesi için gönderdik. Eger onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah'tan bagislanmayi dileseler, Resûl de onlar için istigfar etseydi Allah'i ziyadesiyle affedici, esirgeyici bulurlardi.

65. Hayir, Rabbine andolsun ki aralarinda çikan anlasmazlik hususunda seni hakem kilip sonra da verdigin hükümden içlerinde hiçbir sikinti duymaksizin (onu) tam manasiyla kabullenmedikçe iman etmis olmazlar.

66. Eger onlara, kendinizi öldürün yahut yurtlarinizdan çikin, diye emretmis olsaydik, içlerinden pek azi müstesna, bunu yapmazlardi. Eger kendilerine verilen ögüdü yerine getirselerdi, onlar için hem daha hayirli hem de (imanlarini) daha pekistirici olurdu.

67. O zaman elbette kendilerine nezdimizden büyük mükâfat verirdik.

68. Ve onlari dosdogru bir yola iletirdik.

69. Kim Allah'a ve Resûl'e itaat ederse iste onlar, Allah'in kendilerine lütuflarda bulundugu peygamberler, siddîkler, sehidler ve salih kisilerle beraberdir. Bunlar ne güzel arkadastir!

70. Bu lütuf Allah'tandir. Bilen olarak Allah yeter.

71. Ey iman edenler! Tedbirinizi alin; bölük bölük savasa çikin, yahut (gerektiginde) topyekün savasin.

72. Içinizden bazilari vardir ki (cihad konusunda) pek agirdan alirlar. Eger size bir felâket erisirse: "Allah bana lütfetti de onlarla beraber bulunmadim" der.

73. Eger Allah'tan size bir lütuf erisirse -sanki sizinle onun arasinda (zahirî) bir dostluk yokmus gibi- "Keske onlarla beraber olsaydim da ben de büyük bir basari kazansaydim !" der.

74. O halde, dünya hayatini ahiret karsiliginda satanlar, Allah yolunda savassinlar. Kim Allah yolunda savasir da öldürülür veya galip gelirse biz ona yakinda büyük bir mükâfat verecegiz.

75. Size ne oldu da Allah yolunda ve "Rabbimiz! Bizi, halki zalim olan bu sehirden çikar, bize tarafindan bir sahip gönder, bize katindan bir yardimci yolla!" diyen zavalli erkekler, kadinlar ve çocuklar ugrunda savasmiyorsunuz!

76. Iman edenler Allah yolunda savasirlar, inanmayanlar ise tâgut (bâtil davalar ve seytan) yolunda savasirlar. O halde seytanin dostlarina karsi savasin; süphe yok ki seytanin kurdugu düzen zayiftir.

77. Kendilerine, ellerinizi savastan çekin, namazi kilin ve zekâti verin, denilen kimseleri görmedin mi? Sonra onlara savas farz kilininca, içlerinden bir gurup hemen Allah'tan korkar gibi, hatta daha fazla bir korku ile insanlardan korkmaya basladilar da "Rabbimiz! Savasi bize niçin yazdin! Bizi yakin bir süreye kadar ertelesen (daha bir müddet savasi farz kilmasan) olmaz miydi?" dediler. Onlara de ki: "Dünya menfaati önemsizdir, Allah'tan korkanlar için ahiret daha hayirlidir ve size kil payi kadar haksizlik edilmez."

78. Nerede olursaniz olun ölüm size ulasir; sarp ve saglam kalelerde olsaniz bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa "Bu Allah'tan" derler; baslarina bir kötülük gelince de "Bu senden" derler. "Hepsi Allah'tandir"" de. Bu adamlara ne oluyor ki bir türlü laf anlamiyorlar!

79. Sana gelen iyilik Allah'tandir. Basina gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik; sahit olarak da Allah yeter.

80. Kim Resûl'e itaat ederse Allah'a itaat etmis olur. Yüz çevirene gelince, seni onlarin basina bekçi göndermedik!

81. "Basüstüne" derler, ama yanindan ayrilinca onlardan bir kismi, senin dediginden baskasini gizlice kurar. Allah da onlarin gizlice kurduklarini yazar. Sen onlara aldirma ve Allah'a dayan; sana vekil olarak Allah yeter.

82. Hâla Kur'an üzerinde geregi gibi düsünmeyecekler mi? Eger o, Allah'tan baskasi tarafindan gelmis olsaydi onda birçok tutarsizlik bulurlardi.

83. Onlara güven veya korkuya dair bir haber gelince hemen onu yayarlar; halbuki onu, Resûl'e veya aralarinda yetki sahibi kimselere götürselerdi, onlarin arasindan isin içyüzünü anlayanlar, onun ne oldugunu bilirlerdi. Allah'in size lütuf ve rahmeti olmasaydi, pek aziniz müstesna, seytana uyup giderdiniz.

84. Artik Allah yolunda savas. Sen, kendinden baskasi (sebebiyle) sorumlu tutulmazsin. Müminleri de tesvik et. Umulur ki Allah kâfirlerin gücünü kirar (güçleriyle size zarar vermelerini önler). Allah'in gücü daha çetin ve cezasi daha siddetlidir.

85. Kim iyi bir ise aracilik ederse onun da o isten bir nasibi olur. Kim kötü bir ise aracilik ederse onun da ondan bir payi olur. Allah her seyin karsiligini vericidir.

86. Bir selam ile selamlandiginiz zaman siz de ondan daha güzeli ile selamlayin; yahut ayni ile karsilik verin. Süphesiz Allah, her seyin hesabini arayandir.

87. Allah -ki ondan baska hiçbir tanri yoktur elbette sizi kiyamet günü toplayacaktir, bunda asla süphe yoktur. Söz bakimindan Allah'tan daha dogru kim vardir!

88. Size ne oldu da münafiklar hakkinda iki gruba ayrildiniz? Halbuki Allah onlari kendi ettikleri yüzünden bas asagi etmistir (küfürlerine döndürmüstür). Allah'in saptirdigini dogru yola getirmek mi istiyorsunuz? Allah'in saptirdigi kimse için asla (dogruya) yol bulamazsin!

89. Sizin de kendileri gibi inkâr etmenizi istediler ki onlarla esit olasiniz. O halde Allah yolunda göç edinceye kadar onlardan hiçbirini dost edinmeyin. Eger yüz çevirirlerse onlari yakalayin, buldugunuz yerde öldürün ve hiçbirini dost ve yardimci edinmeyin.

90. Ancak kendileriyle aranizda antlasma bulunan bir topluma siginanlar yahut ne sizinle ne de kendi toplumlariyla savasmak (istemediklerin) den yürekleri sikilarak size gelenler müstesna. Allah dileseydi onlari basiniza belâ ederdi de sizinle savasirlardi. Artik onlar sizi birakip bir tarafa çekilir de sizinle savasmazlar ve size baris teklif ederlerse bu durumda Allah size, onlarin aleyhinde bir yola girme hakki vermemistir.

91. Hem sizden hem de kendi toplumlarindan emin olmak isteyen baskalarini da bulacaksiniz. Bunlar her ne zaman fitneye götürülseler ona bas asagi dalarlar (daldirilirlar). Eger sizden uzak durmaz, sulh teklif etmez ve ellerini çekmezlerse onlari yakalayin, rastladiginiz yerde öldürün. Iste onlar üzerine sizin için apaçik yetki verdik.

92. Yanlislikla olmasi disinda bir müminin bir mümini öldürmeye hakki olamaz. Yanlislikla bir mümini öldüren kimsenin, mümin bir köle azat etmesi ve ölenin ailesine teslim edilecek bir diyet vermesi gereklidir. Meger ki ölünün ailesi o diyeti bagislamis ola. (Bu takdirde diyet vermez). Eger öldürülen mümin oldugu halde, size düsman olan bir toplumdan ise mümin bir köle azat etmek lâzimdir. Eger kendileriyle aranizda antlasma bulunan bir toplumdan ise ailesine teslim edilecek bir diyet ve bir mümin köleyi azat etmek gerekir. Bunlari bulamayan kimsenin, Allah tarafindan tevbesinin kabulü için iki ay pespese oruç tutmasi lâzimdir. Allah her seyi bilendir, hikmet sahibidir.

93. Kim bir mümini kasden öldürürse cezasi, içinde ebediyen kalacagi cehennemdir. Allah ona gazap etmis, onu lânetlemis ve onun için büyük bir azap hazirlamistir.

94. Ey iman edenler! Allah yolunda savasa çiktiginiz zaman iyi anlayip dinleyin. Size selam verene, dünya hayatinin geçici menfaatine göz dikerek "Sen mümin degilsin" demeyin. Çünkü Allah'in nezdinde sayisiz ganimetler vardir. Önceden siz de böyle iken Allah size lütfetti; o halde iyi anlayip dinleyin. Süphesiz Allah bütün yaptiklarinizdan haberdardir.

95. Müminlerden -özür sahibi olanlar disinda- oturanlarla mallari ve canlariyle Allah yolunda cihad edenler bir olmaz. Allah, mallari ve canlari ile cihad edenleri, derece bakimindan oturanlardan üstün kildi. Gerçi Allah hepsine de güzellik (cennet) vadetmistir; ama mücahidleri, oturanlardan çok büyük bir ecirle üstün kilmistir.

96. Kendinden dereceler, bagislama ve rahmet vermistir. Allah çok bagislayici ve esirgeyicidir.

97. Kendilerine yazik eden kimselere melekler, canlarini alirken: "Ne isde idiniz!" dediler. Bunlar: "Biz yeryüzünde çaresizdik" diye cevap verdiler. Melekler de: "Allah'in yeri genis degil miydi? Hicret etseydiniz ya!" dediler. Iste onlarin barinagi cehennemdir; orasi ne kötü bir gidis yeridir.

98. Erkekler, kadinlar ve çocuklardan (gerçekten) âciz olup hiçbir çareye gücü yetmeyenler, hiç bir yol bulamayanlar müstesnadir.

99. Iste bunlari, umulur ki Allah affeder; Allah çok affedicidir, bagislayicidir.

100. Allah yolunda hicret eden kimse yeryüzünde gidecek bir çok güzel yer ve bolluk (imkân) bulur. Kim Allah ve Resûlü ugrunda hicret ederek evinden çikar da sonra kendisine ölüm yetisirse artik onun mükâfati Allah'a düser. Allah da çok bagislayici ve esirgeyicidir.

101. Yeryüzünde sefere çiktiginiz zaman kâfirlerin size kötülük etmelerinden endise ederseniz, namazi kisaltmanizda size bir günah yoktur. Süphesiz kâfirler, sizin apaçik düsmaninizdir.

102. Sen de içlerinde bulunup onlara namaz kildirdigin zaman, onlardan bir kismi seninle beraber namaza dursunlar, silahlarini (yanlarina) alsinlar, böylece (namazi kilip) secde ettiklerinde (digerleri) arkanizda olsunlar. Sonra henüz namazini kilmamis olan (bu) diger gurup gelip seninle beraber namazlarini kilsinlar ve onlar da ihtiyat tedbirlerini ve silahlarini alsinlar. O kâfirler arzu ederler ki siz silahlarinizdan ve esyanizdan gafil olsaniz da üstünüze birden baskin yapsalar. Eger size yagmurdan bir eziyet olur yahut hasta bulunursaniz silahlarinizi birakmanizda size günah yoktur. Yine de tedbirinizi alin. Süphesiz Allah, kâfirler için alçaltici bir azap hazirlamistir.

103. Namazi bitirince de ayakta, otururken ve yaniniz üzerinde yatarken (daima) Allah'i anin. Huzura kavusunca da namazi dosdogru kilin; çünkü namaz müminler üzerine vakitleri belli bir farzdir.

104. O (düsman) toplulugu takip etmekte gevseklik göstermeyin. Eger siz aci çekiyorsaniz onlar da, sizin çektiginiz gibi aci çekmektedirler. Üstelik siz Allah'tan, onlarin ümit etmedikleri seyleri umuyorsunuz. Allah ilim ve hikmet sahibidir.

105. Allah'in sana gösterdigi sekilde insanlar arasinda hükmedesin diye sana Kitab'i hak ile indirdik; hainlerden taraf olma!

106. Ve Allah'tan magfiret iste, çünkü Allah, çok yarligayici, ziyadesiyle esirgeyicidir.

107. Kendilerine hiyanet edenleri savunma; çünkü Allah hainligi meslek edinmis günahkârlari sevmez.

108. Insanlardan gizler de Allah'tan gizlemezler. Halbuki geceleyin, O'nun razi olmadigi sözü düzüp kurarken O, onlarla beraber idi. Allah yaptiklarini kusaticidir (O'nun ilminden hiçbir seyi gizleyemezler).

109. Haydi siz dünya hayatinda onlara taraf çikip savundunuz, ya kiyamet günü Allah'a karsi onlari kim savunacak yahut onlara kim vekil olacak?

110. Kim bir kötülük yapar yahut nefsine zulmeder de sonra Allah'tan magfiret dilerse, Allah'i çok yarligayici ve esirgeyici bulacaktir.

111. Kim bir günah kazanirsa onu ancak kendi aleyhine kazanmis olur. Allah her seyi bilicidir, büyük hikmet sahibidir.

112. Kim kasitli veya kasitsiz bir günah kazanir da sonra onu bir suçsuzun üzerine atarsa, muhakkak ki, büyük bir iftira ve apaçik bir günah yüklenmis olur.

113. Allah'in sana lütfu ve esirgemesi olmasaydi, onlardan bir güruh seni saptirmaya yeltenmisti. Onlar yalnizca kendilerini saptirirlar, sana hiçbir zarar veremezler. Allah sana Kitab'i ve hikmeti indirmis ve sana bilmedigini ögretmistir. Allah'in lütfu sana gerçekten büyük olmustur.

114. Onlarin fisildasmalarinin birçogunda hayir yoktur. Ancak bir sadaka yahut bir iyilik yahut da insanlarin arasini düzeltmeyi isteyen (in fisildasmasi) müstesna. Kim Allah'in rizasini elde etmek için bunu yaparsa, biz ona yakinda büyük bir mükâfat verecegiz.

115. Kendisi için dogru yol belli olduktan sonra, kim Peygamber'e karsi çikar ve müminlerin yolundan baska bir yola giderse, onu o yönde birakiriz ve cehenneme sokariz; o ne kötü bir yerdir.

116. Allah, kendisine ortak kosulmasini asla bagislamaz; ondan baska günahlari diledigi kimse için bagislar. Kim Allah'a ortak kosarsa büsbütün sapitmistir.

117. Onlar (müsrikler) O'nu birakip yalnizca bir takim disilerden (disi isimli tanrilardan) istiyorlar, ancak inatçi seytandan dilekte bulunuyorlar.

118. Allah onu (seytani) lânetlemis; o da: "Yemin ederim ki, kullarindan belli bir pay edinecegim" demistir.

119. "Onlari mutlaka saptiracagim, muhakkak onlari bos kuruntulara bogacagim, kesinlikle onlara emredecegim de hayvanlarin kulaklarini yaracaklar (putlar için nisanlayacaklar), süphesiz onlara emredecegim de Allah'in yarattigini degistirecekler" (dedi). Kim Allah'i birakir da seytani dost edinirse elbette apaçik bir ziyana düsmüstür.

120. (Seytan) onlara söz verir ve onlari ümitlendirir; halbuki seytanin onlara söz vermesi aldatmacadan baska bir sey degildir.

121. Iste onlarin yeri cehennemdir; ondan kaçip kurtulacak bir yer de bulamayacaklardir.

122. Iman eden ve iyi isler yapanlari, içinde ebedî kalmak üzere, zemininden irmaklar akan cennetlere koyacagiz. Allah, (bu söylenenleri) hak bir söz olarak vâdetti. Söz verme ve onu tutma bakimindan kim Allah'tan daha dogru olabilir?

123. Ne sizin kuruntulariniz ne de ehl-i kitabin kuruntulari (gerçektir); kim bir kötülük, yaparsa onun cezasini görür ve kendisi için Allah'tan baska dost da, yardimci da bulamaz.

124. Erkek olsun, kadin olsun, her kim de mümin olarak iyi isler yaparsa, iste onlar cennete girerler ve zerre kadar haksizliga ugratilmazlar.

125. Islerinde dogru olarak kendini Allah'a veren ve Ibrahim'in, Allah'i bir taniyan dinine tâbi olan kimseden dince daha güzel kim vardir? Allah Ibrahim'i dost edinmistir.

126. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'indir ve Allah her seyi kusatmistir. (Hiçbir sey O'nun ilim ve kudretinin disinda kalamaz).

127. Senden kadinlar hakkinda fetva istiyorlar. De ki, onlara ait hükmü size Allah açikliyor: Kitap'ta, kendileri için yazilmisi (mirasi) vermeyip nikâhlamak istediginiz yetim kadinlar, çaresiz çocuklar ve yetimlere karsi âdil davranmaniz hakkinda size okunan âyetler (Allah'in hükmünü apaçik ortaya koymaktadir). Hayirdan ne yaparsaniz süphesiz Allah onu bilmektedir.

128. Eger bir kadin kocasinin geçimsizliginden yahut kendisinden yüz çevirmesinden endise ederse, aralarinda bir sulh yapmalarinda onlara günah yoktur. Sulh (daima) hayirlidir. Zaten nefisler kiskançliga hazirdir. Eger iyi geçinir ve Allah'tan korkarsaniz süphesiz Allah yaptiklarinizdan haberdardir.

129. Üzerine düsüp ugrassaniz da kadinlar arasinda âdil davranmaya güç yetiremezsiniz; bâri birisine tamamen kapilip da digerini askiya alinmis gibi birakmayin. Eger arayi düzeltir, günahtan sakinirsaniz Allah süphesiz çok bagislayici ve esirgeyicidir.

130. Eger (esler) birbirinden ayrilirsa Allah, bol nimetinden her birini zenginlestirir (digerine muhtaç olmaktan kurtarir); Allah'in lütfu genis, hikmeti büyüktür.

131. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'indir. Sizden önce kendilerine Kitap verilenlere ve size "Allah'tan korkun" diye emrettik. Eger inkâr ederseniz biliniz ki göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah'indir. Allah hudutsuz zengindir, ziyadesiyle övgüye lâyiktir.

132. Göklerde ve yerde olanlar Allah'indir. Vekil olarak Allah yeter.

133. Ey insanlar! Allah dilerse sizi yokluga gönderip baskalarini getirir; Allah buna kadirdir.

134. Kim dünya mükâfatini isterse (bilsin ki) dünyanin da ahiretin de mükâfati Allah katindadir. Allah her seyi isiten ve her seyi görendir.

135. Ey iman edenler! Adaleti titizlikle ayakta tutan, kendini, ana-babaniz ve akrabaniz aleyhinde de olsa Allah için sahitlik eden kimseler olun. (Haklarinda sahitlik ettikleriniz) zengin olsunlar, fakir olsunlar Allah onlara (sizden) daha yakindir. Hislerinize uyup adaletten sapmayin, (sahitligi) eger, büker (dogru sahitlik etmez), yahut sâhidlik etmekten kaçinirsaniz (biliniz ki) Allah yaptiklarinizdan haberdardir.

136. Ey iman edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdigi Kitab'a ve daha önce indirdigi kitaba iman (da sebat) ediniz. Kim Allah'i, meleklerini, kitaplarini, peygamberlerini ve kiyamet gününü inkâr ederse tam manasiyle sapitmistir.

137. Iman edip sonra inkâr edenleri, sonra yine iman edip tekrar inkâr edenleri, sonra da inkârlarini arttiranlari Allah ne bagislayacak, ne de onlari dogru yola iletecektir.

138. Münafiklara, kendileri için aci bir azap oldugunu müjdele!

139. Müminleri birakip da kâfirleri dost edinenler, onlarin yaninda izzet (güç ve seref) mi ariyorlar? Bilsinler ki bütün izzet yalnizca Allah'a aittir.

140. O (Allah), Kitap'ta size söyle indirmistir ki: Allah'in âyetlerinin inkâr edildigini yahut onlarla alay edildigini isittiginiz zaman, onlar bundan baska bir söze dalincaya (konuya geçinceye) kadar kâfirlerle beraber oturmayin; yoksa siz de onlar gibi olursunuz. Elbette Allah, münafiklari ve kâfirleri cehennemde bir araya getirecektir.

141. Sizi gözetleyip duranlar, eger size Allah'tan bir zafer (nasib) olursa, "Sizinle beraber degil miydik?" derler. Kâfirlerin (zaferden) bir nasipleri olursa (bu sefer de onlara), "Sizi yenip (öldürebilecegimiz halde öldürmeyip) müminlerden korumadik mi?" derler. Artik Allah kiyamet gününde aranizda hükmedecektir ve kâfirler için müminler aleyhine asla bir yol vermeyecektir.

142. Süphesiz münafiklar Allah'a oyun etmeye kalkisiyorlar; halbuki Allah onlarin oyunlarini baslarina çevirmektedir. Onlar namaza kalktiklari zaman üsenerek kalkarlar, insanlara gösteris yaparlar, Allah'i da pek az hatira getirirler.

143. Bunlarin arasinda bocalayip durmaktalar,ne onlara (baglaniyorlar) ne bunlara. Allah'in sasirttigi kimseye asla bir (çikar) yol bulamazsin.

144. Ey iman edenler! Müminleri birakip da kâfirleri dost edinmeyin; (bunu yaparak) Allah'a, aleyhinizde apaçik bir delil mi vermek istiyorsunuz?

145. Süphe yok ki münafiklar cehennemin en alt katindadirlar. Artik onlara asla bir yardimci bulamazsin.

146. Ancak tevbe edip hallerini düzeltenler, Allah'a simsiki sarilip dinlerini (ibadetlerini) yalniz onun için yapanlar baskadir. Iste bunlar (gerçekte) müminlerle beraberdirler ve Allah müminlere yakinda büyük mükâfat verecektir.

147. Eger siz iman eder ve sükrederseniz, Allah size neden azap etsin! Allah sükre karsilik veren ve her seyi bilendir.

148. Allah kötü sözün açikça söylenmesini sevmez; ancak haksizliga ugrayan baska. Allah her seyi isitici ve bilicidir.

149. Bir iyiligi açiklar yahut gizlerseniz veya bir kötülügü (açiklamayip) affederseniz, süphesiz Allah da ziyadesiyle affedici ve kadirdir.

150. Allah'i ve peygamberlerini inkâr edenler ve (inanma hususunda) Allah ile peygamberlerini birbirinden ayirmak isteyip "Bir kismina iman ederiz ama bir kismina inanmayiz" diyenler ve bunlar (iman ile küfür) arasinda bir yol tutmak isteyenler yok mu;

151. Iste gerçekten kâfirler bunlardir. Ve biz kâfirlere alçaltici bir azap hazirlamisizdir.

152. Allah'a ve peygamberlerine iman eden ve onlardan hiçbirini digerlerinden ayirmayanlara (gelince) iste Allah onlara bir gün mükâfatlarini verecektir. Allah çok bagislayici ve esirgeyicidir.

153. Ehl-i kitap senden, kendilerine gökten bir kitap indirmeni istiyor. Onlar Musa'dan, bunun daha büyügünü istemisler de, "Bize Allah'i apaçik göster" demislerdi. Zulümleri sebebiyle hemen onlari yildirim çarpti. Bilâhare kendilerine açik deliller geldikten sonra buzagiyi (tanri) edindiler. Biz bunu da affettik. Ve Musa'ya apaçik delil (ve yetki) verdik.

154. Söz vermeleri (ni takviye) için Tûr'u baslarina diktik de onlara, "Bas egerek kapidan girin" dedik, "Cumartesi günü siniri asmayin" dedik. Kendilerinden saglam söz aldik.

155. Sözlerinden dönmeleri, Allah'in âyetlerini inkâr etmeleri, haksiz yere peygamberleri öldürmeleri ve "Kalplerimiz kiliflanmistir" demeleri sebebiyle (onlari lânetledik, türlü belâlar verdik. Onlarin kalpleri kilifli degildir;) tam aksine küfürleri sebebiyle Allah o kalpler üzerine mühür vurmustur; pek azi müstesna artik iman etmezler.

156. Bir de inkâr etmelerinden ve Meryem'in üzerine büyük bir iftira atmalarindan;

157. Ve "Allah elçisi Meryem oglu Isa'yi öldürdük" demeleri yüzünden (onlari lânetledik). Halbuki onu ne öldürdüler, ne de astilar; fakat (öldürdükleri) onlara Isa gibi gösterildi. Onun hakkinda ihtilâfa düsenler bundan dolayi tam bir kararsizlik içindedirler; bu hususta zanna uymak disinda hiçbir (saglam) bilgileri yoktur ve kesin olarak onu öldürmediler.

158. Bilâkis Allah onu (Isa'yi) kendi nezdine kaldirmistir. Allah izzet ve hikmet sahibidir.

159. Ehl-i kitaptan her biri, ölümünden önce ona muhakkak iman edecektir. Kiyamet gününde de o, onlara sahit olacaktir.

160. Yahudilerin yaptiklari zulümden, bir de çok kimseyi Allah yolundan çevirmelerinden, menetmelerinden dolayi kendilerine (daha önce) helâl kilinmis bulunan temiz ve iyi seyleri onlara haram kildik

161. Menedildikleri halde faizi almalarindan ve haksiz (yollar) ile insanlarin mallarini yemelerinden dolayi içlerinden inkâra sapanlara aci bir azap hazirladik.

162. Fakat içlerinden ilimde derinlesmis olanlar ve müminler, sana indirilene ve senden önce indirilene iman edenler, namazi kilanlar, zekâti verenler; Allah'a ve ahiret gününe inananlar var ya; iste onlara pek yakinda büyük mükâfat verecegiz.

163. Biz Nuh'a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettigimiz gibi sana da vahyettik. Ve (nitekim) Ibrahim'e, Ismail'e, Ishak'a, Yakub'a, esbâta (torunlara), Isa'ya, Eyyûb'e, Yunus'a, Harun'a ve Süleyman'a vahyettik. Davud'a da Zebûr'u verdik.

164. Bir kisim peygamberleri sana daha önce anlattik, bir kismini ise sana anlatmadik. Ve Allah Musa ile gerçekten konustu.

165. (Yerine göre) müjdeleyici ve sakindirici olarak peygamberler gönderdik ki insanlarin peygamberlerden sonra Allah'a karsi bir bahaneleri olmasin! Allah izzet ve hikmet sahibidir.

166. Fakat Allah sana indirdigine sahitlik eder; onu kendi ilmi ile indirdi. Melekler de (buna) sahitlik ederler. Ve sahit olarak Allah kâfîdir.

167. Inkâr eden ve (baskalarini da) Allah yolundan alikoyanlar süphesiz dogru yoldan çok uzaklasmislardir.

168. Inkâr edip zulmedenleri Allah asla bagislayacak degildir. Onlan (baska) bir yola iletecek de degildir.

169. Ancak orada ebedî kalmak üzere cehennem onlanri yoluna (iletecektir). Bu da Allah'a çok kolaydir.

170. Ey insanlar! Resûl size Rabbinizden gerçegi getirdi (bunda süphe yoktur), su halde kendi iyiliginize olarak (ona) iman edin. Eger inkâr ederseniz, göklerde ve yerde ne varsa süphesiz hepsi Allah'indir. (O'nun sizin inanmaniza ihtiyaci yoktur). Allah genis ilim ve hikmet sahibidir.

171. Ey ehl-i kitap! Dininizde asiri gitmeyin ve Allah hakkinda, gerçekten baskasini söylemeyin. Meryem oglu Isa Mesîh, ancak Allah'in resûlüdür, (o) Allah'in, Meryem'e ulastirdigi "kün: Ol" kelimesi(nin eseri)dir, O'ndan bir ruhtur. (O'nun tarafindan gönderilmis, yahut teyit edilmis, yahut da Cebrail tarafindan üfürülmüs bir ruhtur). Su halde Allah'a ve peygamberlerine iman edin. "(Tanri) üçtür" demeyin, sizin için hayirli olmak üzere bundan vazgeçin. Allah ancak bir tek Allah'tir. O, çocugu olmaktan münezzehtir. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. Vekil olarak Allah yeter.

172. Ne Mesîh ve ne de Allah'a yakin melekler, Allah'in kulu olmaktan geri dururlar. O'na kulluktan geri durup büyüklenen kimselerin hepsini (Allah) yakinda huzuruna toplayacaktir.

173. Iman edip iyi isler yapanlara (Allah) ecirlerini tam olarak verecek ve onlara lütfundan daha fazlasini da ihsan edecektir. Kullugundan yüz çeviren ve kibirlenenlere gelince onlara aci bir sekilde azap edecektir. Onlar, kendileri için Allah'tan baska ne bir dost ve ne de bir yardimci bulurlar. (Kendilerini Allah'in azabindan kurtaracak bir kimse bulamazlar.)

174. Ey insanlar! Süphesiz size Rabbinizden kesin bir delil geldi ve size apaçik bir nur indirdik.

175. Allah'a iman edip O'na simsiki sarilanlara gelince, Allah onlari kendinden bir rahmet ve lütuf (deryasi) içine daldiracak ve onlari kendine dogru (giden) bir yola götürecektir.

176. Senden fetva isterler. De ki: "Allah, babasi ve çocugu olmayan kimsenin mirasi hakkindaki hükmü söyle açikliyor: Eger çocugu olmayan bir kimse ölür de onun bir kizkardesi bulunursa, biraktiginin yarisi bunundur. Kizkardes ölüp çocugu olmazsa erkek kardes de ona vâris olur. Kizkardesler iki tane olursa (erkek kardeslerinin) biraktiginin üçte ikisi onlarindir. Eger erkekli kadinli daha fazla kardes mevcut ise erkegin hakki, iki kadin payi kadardir. Sasirmamaniz için Allah size açiklama yapiyor. Allah her seyi bilmektedir.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

HOŞ GELDİNİZ,, Yorumlarınızda Saygı Kurallarına Dikkat Etmenizi Rica Ederiz....