42-es-SÛRÂ



Mekke'de nâzil olan bu sûre 53 (elliüç) âyettir. Yalniz 23 - 26. âyetleri Medine'de inmistir. Adini 38. âyette geçen ve müslümanlarin, islerini aralarinda danisma ile yapmalarinin geregini bildiren Surâ kelimesinden almistir.


Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla. 

1. Hâ. Mîm.  

2. Ayn. Sîn. Kaf. 

3. Azîz ve hakîm olan Allah, sana ve senden öncekilere iste böyle vahyeder. 

4. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi O'nundur. O yücedir, uludur. 

5. Neredeyse yukarilarindan gökler çatlayacak! Melekler de Rablerini hamd ile tesbih ediyorlar ve yerdekiler için magfiret diliyorlar. Iyi bilin ki Allah çok bagislayan, çok esirgeyendir. 

6. Allah'tan baska dostlar edinenleri Allah daima gözetlemektedir. Sen onlara vekil degilsin. 

7. Sehirlerin anasi (olan Mekke'de) ve onun çevresinde bulunanlari uyarman ve asla süphe olmayan toplanma günüyle onlari korkutman için, sana böyle Arapça bir Kur'an vahyettik. (Insanlarin) bir bölümü cennette, bir bölümü de çilgin alevli cehennemdedir. 

8. Allah dileseydi onlari bir tek millet yapardi. Fakat O, diledigini rahmetine kavusturur; zalimlerin ise hiçbir dostu ve yardimcisi yoktur. 

9. Yoksa onlar Allah'tan baska dostlar mi edindiler? Halbuki dost yalniz Allah'tir. O ölüleri diriltir, her seye kadirdir. 

10. Ayriliga düstügünüz herhangi bir seyde hüküm vermek, Allah'a mahsustur. Iste, bu Allah, benim Rabbimdir. O'na dayandim ve O'na yönelirim. 

11. O, gökleri ve yeri yoktan yaratandir. Size kendinizden esler, hayvanlardan da (kendilerine) esler yaratmistir. Bu suretle çogalmanizi saglamistir. O'nun benzeri hiçbir sey yoktur. O isitendir, görendir. 

12. Göklerin ve yerin anahtarlari O'nundur. Diledigine rizki bol verir, dilediginden de kisar. O, her seyi bilendir. 

13. "Dini ayakta tutun ve onda ayriliga düsmeyin" diye Nuh'a tavsiye ettigini, sana vahyettigimizi, Ibrahim'e, Musa'ya ve Isa'ya tavsiye ettigimizi Allah size de din kildi. Fakat kendilerini çagirdigin bu (din), Allah'a ortak kosanlara agir geldi. Allah diledigini kendisine (peygamber) seçer ve kendisine yöneleni de dogru yola iletir. 

14. Onlar kendilerine ilim geldikten sonra, sadece aralarindaki çekememezlik yüzünden ayriliga düstüler. Eger belli bir süreye kadar Rabbinden bir (erteleme) sözü geçmis olmasaydi, aralarinda hemen hüküm verilirdi. Onlardan sonra kitaba vâris kilinanlar da onun hakkinda derin bir süphe içindedirler. 

15. Iste onun için sen (tevhide) dâvet et ve emrolundugun gibi dosdogru ol. Onlarin heveslerine uyma ve de ki: Ben Allah'in indirdigi Kitab'a inandim ve aranizda adaleti gerçeklestirmekle emrolundum. Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim islediklerimiz bize, sizin isledikleriniz de sizedir. Aramizda tartisilabilecek bir konu yoktur. Allah hepimizi bir araya toplar, dönüs de O'nadir. (Âyette Hz. Peygamber in insanlari davet edecegi prensipler açiklanirken, uyacagi esaslar da beyan edilmistir. Buna göre davete devam edilecek, inanma yanlarin teklifve israrlari dinlenmeyecektir.) 

16. Daveti kabul edildikten sonra, Allah hakkinda tartismaya girenlerin delilleri, Rableri katinda bostur. Onlar için bir gazap, yine onlar için çetin bir azap vardir. 

17. Kitab'i ve mizani hak olarak indiren Allah'tir. Ne biliyorsun, belki de kiyamet saati yakindir! 

18. Ona inanmayanlar, onun çabuk kopmasini isterler. Inananlar ise ondan korkarlar ve onun gerçek oldugunu bilirler. Iyi bilin ki, kiyamet günü hakkinda tartisanlar derin bir sapiklik içindedirler. 

19. Allah kullarina lütufkârdir, diledigini riziklandirir. O kuvvetlidir, güçlüdür. 

20. Kim ahiret kazancini istiyorsa, onun kazancini arttiririz. Kim de dünya kârini istiyorsa ona da dünyadan bir seyler veririz. Fakat onun ahirette bir nasibi olmaz. 

21. Yoksa onlarin, Allah'in izin vermedigi bir dini getiren ortaklari mi var? Eger erteleme sözü olmasaydi, derhal aralarinda hüküm verilirdi. Süphesiz zalimlere can yakici bir azap vardir. 

22. Yaptiklari seyler baslarina gelirken zalimlerin, korkudan titrediklerini göreceksin. Iman edip iyi isler yapanlar da cennet bahçelerindedirler. Rablerinin yaninda onlara diledikleri her sey vardir. Iste büyük lütuf budur. 

23. Iste Allah'in, iman eden ve iyi isler yapan kullarina müjdeledigi nimet budur. Deki: Ben buna karsilik sizden akrabalik sevgisinden baska bir ücret istemiyorum. Kim bir iyilik islerse onun sevabini fazlasiyla veririz. Süphesiz Allah bagislayan, sükrün karsiligini verendir. 

24. Yoksa onlar, (senin için) Allah'a karsi yalan uydurdu mu derler? Allah dilerse senin kalbini de mühürler. Ve Allah bâtili yok eder; sözleriyle hakki ortaya koyar. Süphesiz O, kalplerde olanlari bilendir. 

25. O, kullarinin tevbesini kabul eden, kötülükleri bagislayan ve yaptiklarinizi bilendir. 

26. Allah, iman edip iyi isler yapanlarin tevbesini kabul eder, lütfundan onlara, fazlasini verir. Kâfirlere gelince, onlara da çetin bir azap vardir. 

27. Allah kullarina rizki bol bol verseydi, yeryüzünde azarlardi. Fakat O, (rizki) diledigi ölçüde indirir. Çünkü O, kullarinin haberini alandir, onlari görendir. 

28. O, (insanlar) umutlarini kestikten sonra, yagmuru indiren, rahmetini her tarafa yayandir. O, hakiki dosttur, övülmeye lâyik olandir. 

29. Gökleri, yeri ve bunlarin içine yayip ürettigi canlilari yaratmasi da O'nun delillerindendir. O diledigi zaman bunlari biraraya toplamaya da kadirdir. 

30. Basiniza gelen herhangi bir musibet, kendi ellerinizle isledikleriniz yüzündendir. (Bununla beraber) Allah çogunu affeder. 

31. Yeryüzünde (O'nu) âciz birakamazsiniz. Allah'tan baska bir dostunuz ve bir yardimciniz da yoktur. 

32. Denizde daglar gibi akip gidenler (gemiler) de O'nun (varliginin) delillerindendir. 

33. Dilerse O, rüzgâri durdurur,da onun (denizin) üstünde kalakalirlar. Elbette bunda çok sabreden, çok sükreden herkes için ibretler vardir. 

34. Yahut yaptiklari yüzünden onlari helâk eder. Birçogunu da affeder (kurtarir). 

35. Böylece âyetlerimiz üzerinde tartisanlar, kendilerine kaçacak bir yer olmadigini bilsinler. 

36. Size verilen sey, yalnizca dünya hayatinin geçimligidir. Allah'in yaninda bulunanlar ise daha iyi ve daha süreklidir. Bu mükâfat iman edenler ve Rablerine dayanip güvenenler içindir. 

37. Onlar, büyük günahlardan ve hayasizliktan kaçinirlar; kizdiklari zaman da kusurlari bagislarlar. 

38. Yine onlar, Rablerinin davetine icabet ederler ve namazi kilarlar. Onlarin isleri, aralarinda danisma iledir. Kendilerine verdigimiz riziktan da harcarlar. 

39. Bir haksizliga ugradiklari zaman, yardimlasirlar. 

40. Bir kötülügün cezasi, ona denk bir kötülüktür. Kim bagislar ve barisi saglarsa, onun mükâfati Allah'a aittir. Dogrusu O, zalimleri sevmez. 

41. Kim zulme ugradiktan sonra hakkini alirsa, artik onlara yapilacak bir sey yoktur. 

42. Ancak insanlara zulmedenlere ve yeryüzünde haksiz yere taskinlik edenlere ceza vardir. Iste acikli azap bunlaradir. 

43. Kim sabreder ve affederse süphesiz bu hareketi, yapilmaya deger islerdendir. 

44. Allah kimi saptirirsa, bundan sonra artik onun hiçbir dostu yoktur. Azabi gördüklerinde zalimlerin: Dönecek bir yol var mi? dediklerini görürsün. 

45. Atese arz olunurlarken onlarin, zilletten baslarini öne egerek göz ucuyla gizli gizli baktiklarini göreceksin. Inananlar da: Iste asil ziyana ugrayanlar, kiyamet günü kendilerini ve ailelerini ziyana sokanlardir, diyecekler. Kesinlikle biliniz ki, zalimler, sürekli bir azap içindedirler. 

46. Onlarin Allah'tan baska kendilerine yardim edecek hiçbir dostlari yoktur. Allah kimi saptirirsa artik onun kurtulusa çikan bir yolu yoktur. 

47. Allah'tan, geri çevrilmesi imkânsiz bir gün gelmezden önce, Rabbinize uyun. Çünkü o gün, hiçbiriniz siginacak yer bulamazsiniz, itiraz da edemezsiniz. 

48. Eger yüz çevirirlerse, bilesin ki biz seni onlarin üzerine bekçi göndermedik. Sana düsen sadece duyurmaktir. Biz insana katimizdan bir rahmet tattirdigimiz zaman ona sevinir. Ama elleriyle yaptiklari yüzünden baslarina bir kötülük gelirse, iste o zaman insan pek nankördür! 

49. Göklerin ve yerin mülkü Allah'indir. Diledigini yaratir; diledigine kiz çocuklari, diledigine de erkek çocuklari bahseder. 

50. Yahut onlari, hem erkek hem de kiz çocuklari olmak üzere çift verir. Diledigini de kisir kilar. O, her seyi bilendir, her seye gücü yetendir. 

51. Allah bir insanla ancak vahiy yoluyla veya perde arkasindan konusur, yahut bir elçi gönderip izniyle ona diledigini vahyeder. O yücedir, hakîmdir. 

52. Iste böylece sana da emrimizle Kur'an'i vahyettik. Sen, kitap nedir, iman nedir bilmezdin. Fakat biz onu kullarimizdan diledigimizi kendisiyle dogru yola eristirdigimiz bir nur kildik. Süphesiz ki sen dogru bir yolu göstermektesin. 

53. (O yol) göklerin ve yerin sahibi olan Allah'in yoludur. Dikkat edin, bütün isler sonunda Allah'a döner. 

43-ez-ZUHRUF

Zuhruf, altin ve mücevher anlamina gelir. Sûrede bunlardan söz edildigi ve Allah'in insana sahip oldugu altin ve mücevherle degil, inanç ve davranislarina göre deger verdigi anlatildigi için sûre bu adla anilmistir. Mekke'de inmistir ve 89 (seksendokuz) âyettir.
Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla. 



1. Hâ. Mîm. 

2. Apaçik Kitab'a andolsun ki , 

3. Biz, anlayip düsünmeniz için onu Arapça bir Kur'an kildik. 

4. O, katimizda bulunan Ana Kitap'ta (levh-i mahfuzda) mevcut, yüce ve hikmetle dolu bir kitaptir. 

5. Siz, haddi asan kimseler oldunuz diye, sizi Kur'an'la uyarmaktan vaz mi geçelim? 

6. Daha önceki milletlere nice peygamberler göndermistik. 

7. Onlar, kendilerine gelen her peygamberi mutlaka alaya alirlardi. 

8. Biz bunlardan daha zorba olanlari da helâk ettik. Nitekim öncekilerde örnegi geçmistir. 

9. Andolsun ki, onlara gökleri ve yeri kim yaratti? diye sorsan; "Onlari süphesiz güçlü olan, her seyi bilen Allah yaratti" derler. 

l0. O, size yeri besik kilmis ve dogru gidesiniz diye yeryüzünde size yollar yaratmistir. 

11. Gökten bir ölçüye göre suyu indiren O'dur. Biz onunla (kupkuru), ölü memlekete hayat veririz. Iste siz de böylece (mezarlarinizdan) çikarilacaksiniz. 

12. Bütün çiftleri O yaratmistir. Ve size bineceginiz gemiler ve hayvanlar vâr etti. 

13. Ki,böylece onlarin sirtina binip üzerlerine yerlesince, Rabbinizin ni'metini anarak: Bunu bizim hizmetimize vereni tesbih ve takdis ederiz, yoksa biz bunlara güç yetiremezdik, diyesiniz. 

14. Biz süphesiz Rabbimize dönecegiz (demelisiniz). 

15. Ama onlar, kullarindan bir kismini, O'nun bir cüzü kildilar. Gerçekten insan apaçik bir nankördür. 

16. Yoksa Allah, yarattiklarindan kizlari kendisine aldi da ogullari size mi ayirdi?! 

17. Onlardan biri, Rahmân'a isnat ettigi kiz çocuguyla müjdelenince, hiddetlenerek yüzü simsiyah kesilir. 

l8. Süs içinde yetistirilip savas edemeyecek olani mi istemiyorlar? (Onlari Allah'in parçasi mi sayiyorlar?) 

19. Onlar, Rahmân'in kullari olan melekleri de disi saydilar. Acaba meleklerin yaratilislarini mi görmüsler? Onlarin bu sahitlikleri yazilacak ve sorguya çekileceklerdir. 

20. Ve dediler ki: Rahmân dileseydi biz onlara tapmazdik. Onlarin bu hususta bir bilgileri yoktur. Onlar sadece yalan söylüyorlar. 

21. Yoksa bundan önce onlara bir kitap verdik de ona mi tutunuyorlar? 

22. Hayir! "Sadece, biz babalarimizi bir din üzerinde bulduk, biz de onlarin izinde gidiyoruz" derler. 

23. Senden önce de hangi memlekete uyarici göndermissek mutlaka oranin varliklilari: Babalarimizi bir din üzerinde bulduk, biz de onlarin izlerine uyariz, derlerdi. 

24. Ben size, babalarinizi üzerinde buldugunuz (din)den daha dogrusunu getirmissem (yine mi bana uymazsiniz)? deyince, dediler ki: Dogrusu biz sizinle gönderilen seyi inkâr ediyoruz. 

25. Biz de onlardan intikam aldik. Bak, yalanlayanlarin sonu nasil oldu? 

26. Bir zaman Ibrahim, babasina ve kavmine demisti ki: Ben sizin taptiklarinizdan uzagim. 

27. Ben yalniz beni yaratana taparim. Çünkü O, beni dogru yola iletecektir. 

28. Bu sözü, ardindan geleceklere devamli kalacak bir miras olarak birakti ki, insanlar (onun dinine) dönsünler. 

29. Dogrusu bunlari da atalarini da kendilerine hak ve onu açiklayan bir peygamber gelinceye kadar geçindirdim. 

30. Fakat kendilerine hak gelince: Bu bir büyüdür, biz onu tanimiyoruz, dediler. 

31. Ve dediler ki: Bu Kur'an iki sehirden bir büyük adama indirilse olmaz miydi? 

32. Rabbinin rahmetini onlar mi paylastiriyorlar? Dünya hayatinda onlarin geçimliklerini aralarinda biz paylastirdik. Birbirlerine is gördürmeleri için kimini ötekine derecelerle üstün kildik. Rabbinin rahmeti onlarin biriktirdikleri seylerden daha hayirlidir. 

33. Sayet insanlarin küfürde birlesmis bir tek ümmet olmasi (tehlikesi) bulunmasaydi, Rahmân'i inkâr edenlerin evlerinin tavanlarini ve çikacaklari merdivenleri gümüsten yapardik. 

34. Evlerinin kapilarini ve üzerine yaslanacaklari koltuklari da (hep gümüsten yapardik). 

35. Ve onlari zinetlere bogardik. Bütün bunlar sadece dünya hayatinin geçimligidir. Ahiret ise, Rabbinin katinda, Allah'in azabindan sakinip rahmetine siginanlara mahsustur. 

36. Kim Rahmân'i zikretmekten gafil olursa, yanindan ayrilmayan bir seytani ona musallat ederiz. 

37. Süphesiz bu seytanlar onlari dogru yoldan alikoyarlar da onlar, kendilerinin dogru yolda olduklarini sanirlar. 

38. O seytan dostu kimse, en sonunda bize gelince arkadasina: Keske benimle senin aranda dogu ile bati arasi kadar uzaklik olsaydi, ne kötü arkadasmissin! der. 

39. Zulmettiginiz için bugün (nedâmet) size hiçbir fayda vermeyecektir. Çünkü siz, azapta ortaksiniz. 

40. (Resûlüm!) Sagirlara sen mi isittireceksin; yahut körleri ve apaçik sapiklikta olanlari dogru yola sen mi ileteceksin? 

41. Biz seni onlardan alip götürsek de yine onlardan intikam aliriz. 

42. Yahut onlara vâdettigimiz azabi, sana gösteririz. Çünkü bizim onlara gücümüz yeter. 

43. Sen, sana vahyedilene simsiki saril. Süphesiz sen, dosdogru yoldasin. 

44. Dogrusu Kur'an, sana ve kavmine bir ögüttür. Ileride ondan sorumlu tutulacaksiniz. 

45. Senden önce gönderdigimiz elçilerimize (ümmetlerine) sor! Rahmân'dan baska tapilacak tanrilar (edinin diye) emretmis miyiz? 

46. Andolsun biz Musa'yi âyetlerimizle Firavun'a ve onun ileri gelen adamlarina göndermistik de Musa: Ben âlemlerin Rabbinin elçisiyim, demisti. 

47. Onlara âyetlerimizi getirince, bunlara gülüvermislerdi. 

48. Onlara gösterdigimiz her bir âyet (mucize) digerinden daha büyüktü. Dogru yola dönsünler diye onlari azaba ugrattik. 

49. Bunun üzerine dediler ki: Ey büyücü! Sana verdigi ahde göre bizim için Rabbine dua et; çünkü biz artik dogru yola girecegiz. 

50. Fakat biz onlardan azabi kaldirinca, sözlerinden dönüverdiler. 

51. Firavun kavmine seslendi ve söyle dedi: "Ey kavmim! Misir mülkü ve altimdan akip giden su irmaklar benim degil mi? Hâla görmüyor musunuz?" 

52. "Yoksa ben, kendisi zayif ve neredeyse söz anlatamayacak durumda bulunan su adamdan daha hayirli degil miyim?" 

53. "Ona altin bilezikler verilmeli veya yaninda ona yardimci melekler gelmeli degil miydi?" 

54. Firavun kavmini aldatti; onlar da kendisine boyun egdiler. Onlar yoldan çikmis bir kavimdir. 

55. Böylece bizi öfkelendirince onlardan intikam aldik, hepsini suda bogduk. 

56. Onlari, sonradan gelenlerin geçmisi ve bir ibret örnegi kildik. 

57. Meryem oglu Isa, bir misal olarak anlatilinca senin kavmin hemen bagrismaya basladilar. 

58. Bizim tanrilarimiz mi hayirli, yoksa o mu? dediler. Bunu sana ancak tartismak için söylediler. Dogrusu onlar kavgaci bir toplumdur. 

59. O, sadece kendisine nimet verdigimiz ve Israilogullarina örnek kildigimiz bir kuldur. 

60. Eger dileseydik, içinizden, yeryüzünde yerinize geçecek melekler yaratirdik. 

61. Süphesiz ki o (Isa), kiyametin (ne zaman kopacaginin) bilgisidir. Ondan hiç süphe etmeyin ve bana uyun; çünkü bu, dosdogru yoldur. 

62. Sakin seytan sizi yoldan çevirmesin. Çünkü o, sizin için apaçik bir düsmandir. 

63. Isa, açik delillerle geldigi zaman demisti ki: Ben size hikmet getirdim ve ayriliga düstügünüz seylerden bir kismini size açiklamak için geldim. Öyleyse Allah'tan korkun ve bana itaat edin. 

64. Çünkü Allah, benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir. O'na ibadet edin. Iste bu, dogru yoldur. 

65. Ama aralarindan çikan guruplar, bir ihtilâfa düstüler. Aci bir günün azabi karsisinda vay o zulmedenlerin haline! 

66. Onlar farkinda degillerken kiyamet gününün kendilerine ansizin gelmesinden baska bir sey mi bekliyorlar? 

67. O gün, Allah'a karsi gelmekten sakinanlar disinda, dost olanlar (bile) birbirlerine düsman kesilirler. 

68. Ey kullarim! Bugün size korku yoktur. Sizler üzülmeyeceksiniz de. 

69. Onlar âyetlerimize inanan ve müslüman olan (kullarim)idiler. 

70. Siz ve esleriniz, agirlanmis olarak cennete giriniz! 

71. Onlara altin tepsiler ve kadehler dolastirilir. Orada canlarinin istedigi, gözlerinin hoslandigi her sey vardir. Ve siz, orada ebedî kalacaksiniz. 

72 "Iste yaptiklariniza karsilik size miras verilen cennet budur." 

73." Orada sizin için bol bol meyveler vardir, onlardan yersiniz" denilir. 

74. Süphesiz suçlular cehennem azabinda devamli kalacaklar. 

75.Azaplari hafifletilmeyecektir. Onlar azap içinde kurtulustan ümit kesmislerdir. 

76. Biz onlara zulmetmedik, fakat onlar kendileri zalim kimselerdir. 

77. Ey Mâlik! Rabbin bizim isimizi bitirsin! diye seslenirler. Mâlik de: Siz böyle kalacaksiniz! der. 

78. Andolsun biz size hakki getirdik, fakat çogunuz haktan hoslanmiyorsunuz. 

79. Yoksa (müsrikler) bir ise kesin karar mi verdiler? Dogrusu biz de kararliyiz! 

80. Yoksa onlar, bizim kendilerinin sirlarini ve gizli konusmalarini isitmedigimizi mi saniyorlar? Hayir, öyle degil; yanlarindaki elçilerimiz (hafaza melekleri de) yazmaktadirlar. 

81. De ki : Eger Rahmân'in bir çocugu olsaydi, elbette ben (ona) kulluk edenlerin ilki olurdum! 

82. Göklerin ve yerin Rabbi, Ars'in da Rabbi olan Allah onlarin vasiflandirmalarindan yücedir, münezzehtir. 

83. Sen birak onlari, kendilerine söz verilen günlerine kavusuncaya kadar bâtila dalsinlar, oynaya dursunlar. 

84. Gökteki Ilâh da, yerdeki Ilâh da O'dur. O, hakîmdir, her seyi bilendir. 

85. Göklerin, yerin ve ikisi arasinda bulunan her seyin mülkü kendisine ait olan Allah ne yücedir! Kiyamet saatini bilmek de O'na mahsustur. Siz O'na döndürüleceksiniz. 

86. Allah'i birakip da taptiklari putlar, sefâat edemezler. Ancak bilerek hakka sahitlik edenler bunun disindadir. 

87. Andolsun onlara kendilerini kimin yarattigini sorsan elbette "Allah" derler. O halde nasil (Allah'a kulluktan) çeviriliyorlar? 

88. (Resûlullah'in:) "Yâ Rabbi! Bunlar, iman etmeyen bir kavimdir" demesini de( Allah biliyor) 

89.Simdilik sen onlardan yüz çevir ve size selam olsun de. Yakinda bilecekler! buyurdu. 


44-ed-DUHÂN


Mekke'de inen bu sûre 59 (ellidokuz) âyettir. Adini, onuncu âyette geçen ve duman manasina gelen "duhan" kelimesinden almistir.

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla. 


1. Hâ. Mîm. 

2. Apaçik olan Kitab'a andolsun ki, 

3.Biz onu (Kur'an'i) mübarek bir gecede indirdik. Kuskusuz biz uyariciyizdir. 

4.Her hikmetli ise o gecede hükmedilir. 

5.(Yani)katimizdan (verilen her) emir. Çünkü biz, peygamberler göndermekteyiz. 

6.Senin Rabb'inin acimasi geregi olarak (gönderdiyimiz elçilere o gece emirlerimizi bir bir açiklar,vahiylerimizi bildiririz) .Dogrusu o isitendir ,bilendir. 

7. Eger kesin olarak inaniyorsaniz (bilin ki Allah), göklerin, yerin ve ikisi arasinda bulunanlarin Rabbidir. 

8. O'ndan baska ilâh yoktur. (Her seyi O) diriltir ve öldürür. Sizin de Rabbiniz, önceki atalarinizin da Rabbidir. 

9. Fakat onlar, süphe içinde eglenip duruyorlar. 

10. Simdi sen, gögün, açik bir duman çikaracagi günü gözetle. 

11. Duman insanlari bürüyecektir. Bu, elem verici bir azaptir. 

12. (Iste o zaman insanlar:) Rabbimiz! Bizden azabi kaldir. Dogrusu biz artik inaniyoruz (derler). 

13. Nerede onlarda ögüt almak? Oysa kendilerine gerçegi açiklayan bir elçi gelmisti. 

14. Sonra ondan yüz çevirdiler ve: Bu, ögretilmis bir deli! dediler. 

15. Biz azabi birazcik kaldiracagiz, ama siz yine (eski halinize) döneceksiniz. 

16. Fakat biz büyük bir siddetle yakalayacagimiz gün, kesinlikle intikamimizi aliriz. 

17. Andolsun, kendilerinden önce biz, Firavun'un kavmini de imtihan etmistik. Onlara serefli bir elçi geldi.(Söyle diyerek) 

18."Allah'in kullari! Bana gelin! Çünkü ben size (gönderilmis) güvenilir bir resûlüm" 

19. Allah'a karsi ululuk taslamayin. Çünkü ben size apaçik bir delil getiriyorum. 

20. Ben, beni taslamanizdan, benim ve sizin Rabbiniz olan Allah'a sigindim. 

21. Eger bana inanmazsaniz, hiç degilse yanimdan uzaklasin. 

22. Bunun üzerine Musa: Bunlar suç isleyen bir toplumdur, diye Rabbine arzetti. 

23. Allah, O halde kullarimi geceleyin yola çikar. Çünkü takip edileceksiniz, buyurdu. 

24. Denizi açik halde birak. Çünkü onlar bogulacak bir ordudur. 

25. Onlar geride nice seyler biraktilar; bahçeler,çeimeler, 

26.Ekinler, güzel konaklar, 

27 Ve zevkü sefa sürdükleri nice nimetler! 

28. Iste böylece biz de onlari baska bir topluma miras biraktik. 

29. Gök ve yer onlarin ardindan aglamadi; onlara mühlet de verilmedi. 

30. Andolsun biz, Israilogullarini o alçaltici azaptan kurtardik. 

31. Yani Firavun'dan. Çünkü o bir zorba idi, asiri gidenlerdendi. 

32. Andolsun biz Israilogullarina, bilerek, (kendi zamanlarinda) âlemlerin üstünde bir imtiyaz verdik. 

33. Onlara, içinde açik bir imtihan bulunan isaretler verdik. 

34. Onlar (müsrikler) diyorlar ki: 

35."Ilk ölümümüzden sonra bir sey yoktur. Biz diriltilecek degiliz." 

36." Dogru söylüyorsaniz, atalarimizi getirin." 

37. Bunlar mi daha hayirli, yoksa Tübba' kavmi ile onlardan öncekiler mi? Onlari yok ettik, çünkü onlar suçlu idiler. 

38. Biz gökleri, yeri ve bunlar arasinda bulunanlari, oyun ve eglence olsun diye yaratmadik. 

39. Onlari sadece gerçek bir sebeple yarattik. Fakat onlarin çogu bilmiyorlar. 

40. Süphesiz (hakki bâtildan ayiran) hüküm günü, hepsinin bir arada bulusacagi gündür. 

41. O gün, dostun dosta hiçbir faydasi olmaz, kendilerine yardim da edilmez. 

42. Ancak Allah'in merhamet ettigi kimseler böyle degildir. Süphesiz O, üstündür, merhametlidir. 

43. Süphesiz zakkum agaci, 

44.Günahkârlarin yemegidir. 

45. O, karinlarda maden eriyigi kaynar. 

46.Sicak suyun kaynamasi gibi . 

47. (Allah zebânilere emreder): Tutun onu! Cehennemin ortasina sürükleyin! 

48. Sonra basina azap olarak kaynar su dökün! 

49. (Ve deyin ki:) Tat bakalim. Hani sen kendince üstündün, serefliydin! 

50.Iste bu, süphelenip durdugunuz seydir. 

51. Müttakîler ise hakikaten güvenilir bir makamdadirlar. 

52. Bahçelerde ve pinar baslarindadirlar. 

53. Ince ipekten ve parlak atlastan giyerek karsilikli otururlar. 

54. Iste böyle. Bunun yanisira biz onlari, iri gözlü hûrilerle evlendiririz. 

55. Orada, güven içinde (canlarinin çektigi) her meyveyi isterler. 

56. Ilk tattiklari ölüm disinda, orada artik ölüm tatmazlar. Ve Allah onlari cehennem azabindan korumustur (sürekli hayata kavusmuslardir). 

57. (Bunlar) Rabbinden bir lütuf olarak (verilmistir). Iste büyük kurtulus budur. 

58. Biz onu (Kur'an'i), ögüt alalar diye senin dilinde indirerek kolayca anlasilmasini sagladik. 

59. (Yine de inanmayanlarin baslarina gelecekleri) bekle; onlar da beklemektedirler. 

45-el-CÂSIYE


Mekke'de inmistir. 37 (otuzyedi) âyettir. Adini, 28. âyette geçen ve kiyamette diz üstü çökenleri anlatan "câsiye"den almistir. Bu sûreye serîat ve dehr sûresi de denilmistir. 

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla. 

l. Hâ. Mîm. 

2. Kitap, azîz ve hakîm olan Allah tarafindan indirilmistir. 

3. Süphesiz göklerde ve yerde inananlar için birçok âyetler vardir. 

4. Sizin yaratilisinizda ve (Allah'in) yeryüzünde yaydigi canlilarda, kesin olarak inanan bir toplum için ibret verici isaretler vardir. 

5. Gecenin ve gündüzün degismesinde, Allah'in gökten indirmis oldugu rizikta (yagmurda) ve ölümünden sonra yeri onunla diriltmesinde, rüzgârlari degisik yönlerden estirmesinde, aklini kullanan toplum için dersler vardir. 

6. Iste sana gerçek olarak okudugumuz bunlar Allah'in âyetleridir. Artik Allah'tan ve O'nun âyetlerinden sonra hangi söze inanacaklar? 

7. Vay haline, her yalanci ve günahkâr kisinin! 

8. O, Allah'in kendisine okunan âyetlerini isitir de sonra büyüklük taslayarak sanki hiç onlari duymamis gibi (küfründe) direnir. Iste onu aci bir azap ile müjdele! 

9. (O) âyetlerimizden bir sey ögrendigi zaman onlarla alay eder. Onlar için alçaltici bir azap vardir! 

10. Ötelerinde de cehennem vardir. Kazandiklari seyler de, Allah'i birakip edindikleri dostlar da onlara hiçbir fayda vermez. Büyük azap onlaradir. 

11. Iste bu Kur'an bir hidayettir. Rablerinin âyetlerini inkâr edenlere gelince, onlara en kötüsünden, elem verici bir azap vardir. 

12. Allah o (yüce) varliktir ki, emri geregince içinde gemilerin yüzmesi ve lütfedip verdigi rizki aramaniz için ve de sükredesiniz diye denizi size hazir hale getirmistir. 

13. O, göklerde ve yerde ne varsa hepsini, kendi katindan (bir lütfu olmak üzere) size boyun egdirmistir. Elbette bunda düsünen bir toplum için ibretler vardir. 

14. Iman edenlere söyle: Allah'in (ceza) günlerinin gelecegini ummayanlari bagislasinlar. Çünkü Allah her toplumu, yaptigina göre cezalandiracaktir. 

15. Kim iyi is yaparsa faydasi kendinedir, kim de kötülük yaparsa zarari yine kendinedir. Sonra Rabbinize döndürüleceksiniz. 

16. Andolsun ki biz, Israilogullarina Kitap, hüküm ve peygamberlik verdik. Onlari güzel riziklarla besledik ve onlari dünyalara üstün kildik. 

17. Din konusunda onlara açik deliller verdik. Ama onlar kendilerine ilim geldikten sonra, aralarindaki çekememezlik yüzünden ayriliga düstüler. Süphesiz Rabbin, ayriliga düstükleri seyler hakkinda kiyamet günü aralarinda hüküm verecektir. 

18. Sonra da seni din konusunda bir seriat sahibi kildik. Sen ona uy; bilmeyenlerin isteklerine uyma. 

19. Çünkü onlar, Allah'a karsi sana hiçbir fayda vermezler. Dogrusu zalimler birbirlerinin dostlaridir; Allah da takvâ sahiplerinin dostudur. 

20. Bu (Kur'an), insanlar için basiret nurlari, kesin olarak inanan bir toplum için hidayet ve rahmettir. 

21. Yoksa kötülük isleyenler ölümlerinde ve sagliklarinda kendilerini, inanip iyi ameller isleyen kimseler ile bir mi tutacagimizi sandilar? Ne kötü hüküm veriyorlar! 

22. Allah, gökleri ve yeri yerli yerince yaratmistir. Böylece herkes kazancina göre karsilik görür. Onlara haksizlik edilmez. 

23. Hevâ ve hevesini tanri edinen ve Allah'in (kendi katindaki) bir bilgiye göre saptirdigi, kulagini ve kalbini mühürledigi, gözünün üstüne de perde çektigi kimseyi gördün mü? Simdi onu Allah'tan baska kim dogru yola eristirebilir? Hâla ibret almayacak misiniz? 

24. Dediler ki: Hayat ancak bu dünyada yasadigimizdir. Ölürüz ve yasariz. Bizi ancak zaman helâk eder. Bu hususta onlarin hiçbir bilgisi de yoktur. Onlar sadece zanna göre hüküm veriyorlar. 

25. Onlara açikça âyetlerimiz okundugu zaman: Dogru sözlü iseniz atalarimizi getirin, demelerinden baska delilleri yoktur. 

26. De ki: Allah sizi diriltir, sonra öldürür. Sonra sizi süphe götürmeyen kiyamet gününde biraraya toplar. Fakat insanlarin çogu bilmezler. 

27. Göklerin ve yerin mülkü Allah'indir. Kiyametin kopacagi gün var ya, iste o gün bâtila sapanlar hüsrana ugrayacaklardir. 

28. O gün her ümmeti, diz çökmüs görürsün. Her ümmet kendi kitabina çagirilir, (onlara söyle denilir:) "Bu gün, yaptiklarinizla cezalandirilacaksiniz!" 

29. "Bu, yüzünüze karsi gerçegi söyleyen kitabimizdir. Çünkü biz, yaptiklarinizi kaydediyorduk." 

30. Inanip iyi isler yapanlara gelince, Rableri onlari rahmetine kabul eder. Iste apaçik kurtulus budur. 

31. Ama inkâr edenlere gelince onlara: Âyetlerim size okunmus, siz de büyüklenip suçlu bir toplum olmustunuz, degil mi? denilir. 

32. "Allah'in vâdi gerçektir, kiyamet gününde süphe yoktur" dendigi zaman: Kiyametin ne oldugunu bilmiyoruz onun bir tahminden ibaret oldugunu saniyoruz, (onun hakkinda) kesin bir bilgi elde etmis degiliz, demistiniz. 

33. Yaptiklarinin kötülükleri onlara görünmüs, alay edip durduklari sey onlari kusatmistir. 

34. Denilir ki: Bu güne kavusacaginizi unuttugunuz gibi biz de bugün sizi unuturuz. Yeriniz atestir, yardimcilariniz da yoktur! 

35. Bunun böyle olmasinin sebebi sudur: Siz Allah'in âyetlerini alaya aldiniz, dünya hayati sizi aldatti. Artik bugün atesten çikarilmayacaklardir ve onlarin (Allah'i) hosnut etmeleri de istenmeyecektir. 

36. Hamd, göklerin Rabbi, yerin Rabbi bütün âlemlerin Rabbi olan Allah'a mahsustur. 

37. Göklerde ve yerde azamet yalniz O'nundur. O, azîzdir, hakîmdir. 

46-el-AHKAF

Âd kavminin yasadigi bölgede rüzgârlar, "ahkaf" denen kum tepeleri meydana getiriyordu. Içinde bu kavmin yasadigi bölge ve kum yiginlarindan söz edildiginden sûre Ahkaf adini almistir; Mekke'de inmistir; 35 (otuzbes) âyettir.

Rahmân ve Rahîm (olan) Allah'in adiyla. 

1. Ha. Mîm. 

2. Bu Kitap aziz ve hakîm olan Allah tarafindan indirilmistir. 

3. Gökleri, yeri ve ikisi arasinda bulunanlari biz, süphesiz yerli yerince ve belli bir süre için yarattik. Inkâr edenler, uyarildiklari seylerden yüz çevirmektedirler. 

4. De ki: Söylesenize! Allah'i birakip taptiginiz seyler yeryüzünde ne yaratmislar; göstersenize bana! Yoksa onlarin göklere ortakliklari mi vardir? Eger dogru söyleyenlerden iseniz, bundan evvel (size indirilmis) bir kitap yahut bir bilgi kalintisi varsa onu bana getirin. 

5. Allah'i birakip da kiyamet gününe kadar kendisine cevap veremeyecek seylere tapandan daha sapik kim olabilir? (Oysa) onlar, bunlarin tapmalarindan habersizdirler. 

6. Insanlar bir araya toplandiklari zaman (müsrikler) onlara (tapindiklarina) düsman kesilirler ve onlara kulluk ettiklerini inkâr ederler. 

7. Ayetlerimiz onlara açikça okundugu zaman hakikat kendilerine geldiginde onu inkâr edenler: "Bu, apaçik bir büyüdür" dediler. 

8. Yoksa "Onu uydurdu" mu diyorlar? De ki: Eger ben onu uydurmussam, Allah tarafindan bana gelecek seyi savmaya gücünüz yetmez. O, sizin Kur'an hakkinda yaptiginiz taskinliklari çok daha iyi bilir. Benimle sizin aranizda sahit olarak O yeter. O, bagislayan, esirgeyendir. 

9. De ki: Ben peygamberlerin ilki degilim. Bana ve size ne yapilacagini da bilmem. Ben sadece bana vahyedilene uyarim. Ben sadece apaçik bir uyariciyim. 

10. De ki: Hiç düsündünüz mü; sayet bu, Allah katindan ise ve siz onu inkâr etmisseniz, Israilogullarindan bir sahit de bunun benzerini görüp inandigi halde siz yine de büyüklük taslamissaniz (haksizlik etmis olmaz misiniz)? Süphesiz Allah, zalimler toplulugunu dogru yola iletmez. 

11. Inkâr edenler, iman edenler hakkinda dediler ki: "Bu is bir hayir olsaydi, onlar bizi geçemezlerdi." Fakat onlar bununla dogru yola girmek arzusunda olmadiklari için "Bu eski bir yalandir" diyecekler. 

12. Ondan önce de bir rahmet ve rehber olarak Musa'nin kitabi vardir. Bu (Kur'an) da, zulmedenleri uyarmak ve iyilik yapanlara müjde olmak üzere Arap lisaniyla indirilmis, dogrulayici bir kitaptir. 

13. "Rabbimiz Allah'tir" deyip sonra da dosdogru yasayanlara korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir. 

14. Onlar cennet ehlidirler. Yapmakta olduklarina karsilik orada ebedî kalacaklardir. 

15. Biz insana, ana-babasina iyilik etmesini tavsiye ettik. Annesi onu zahmetle tasidi ve zahmetle dogurdu. Tasinmasi ile sütten kesilmesi, otuz ay sürer. Nihayet insan, güçlü çagina erip kirk yasina varinca der ki: Rabbim! Bana ve ana-babama verdigin nimete sükretmemi ve razi olacagin yararli is yapmami temin et. Benim için de zürriyetim için de iyiligi devam ettir. Ben sana döndüm. Ve elbette ki ben müslümanlardanim. 

16. Iste, yaptiklarinin iyisini kabul edecegimiz ve günahlarini bagislayacagimiz bu kimseler cennetlikler arasindadirlar. Bu, kendilerine verilen dogru bir sözdür. 

17. Ana ve babasina: Öf be size! Benden önce nice nesiller gelip geçmisken, beni mi tekrar dirilmekle tehdit ediyorsunuz? diyen kimseye, ana ve babasi Allah'in yardimina siginarak: Yaziklar olsun sana! Iman et. Allah'in vâdi gerçektir, dedikleri halde o: Bu, eskilerin masallarindan baska bir sey degildir, der. 

18. Iste onlar, kendilerinden önce cinlerden ve insanlardan gelip geçmis topluluklar içinde, haklarinda azabin gerçeklestigi kimselerdir. Gerçekten onlar ziyana ugrayanlardir. 

19. Herkesin yaptiklarina göre dereceleri vardir. Allah, onlara yaptiklarinin karsiligini verir, asla kendilerine haksizlik yapilmaz. 

20. Inkâr edenler atese arzolunacaklari gün (onlara söyle denir): Dünyadaki hayatinizda bütün güzel seylerinizi harcadiniz, onlarin zevkini sürdünüz. Bugün ise yeryüzünde haksiz yere büyüklük taslamanizdan ve yoldan çikmanizdan dolayi alçaltici bir azap göreceksiniz! 

21. Ad kavminin kardesini (Hûd'u) an. Zira o, kendinden önce ve sonra uyaricilarin da gelip geçtigi Ahkaf bölgesindeki kavmine: Allah'tan baskasina kulluk etmeyin. Ben sizin büyük bir günün azabina ugramanizdan korkuyorum, demisti. 

22. "Sen bizi tanrilarimizdan çevirmek için mi bize geldin? Hadi, dogru söyleyenlerden isen, bizi tehdit ettigin seyi basimiza getir" dediler. 

23. Hûd da! Bilgi ancak Allah'in katindadir. Ben size, bana gönderilen seyi duyuruyorum. Fakat sizin cahil bir kavim oldugunuzu görüyorum, dedi. 

24.Nihayet onu, vâdilerine dogru yayilan bir bulut seklinde görünce: Bu bize yagmur yagdiracak yaygin bir buluttur, dediler. Hayir! O, sizin acele gelmesini istediginiz seydir. Içinde aci azap bulunan bir rüzgârdir! 

25. O (rüzgâr), Rabbinin emriyle her seyi yikar, mahveder. Nitekim (o kasirga gelince) onlarin evlerinden baska bir sey görülmez oldu. Iste biz suç isleyen toplumu böyle cezalandiririz. 

26. Andolsun ki, onlara da size vermedigimiz kudret ve serveti vermistik. Kendilerine kulaklar, gözler ve kalpler vermistik. Fakat kulaklari, gözleri ve kalpleri kendilerine bir fayda saglamadi. Zira bile bile Allah'in âyetlerini inkâr ediyorlardi. Alay edip durduklari sey, kendilerini kusativerdi. 

27. Andolsun biz, çevrenizdeki memleketleri de yok ettik. Belki dogru yola dönerler diye âyetleri tekrar tekrar açikladik. 

28. Allah'tan baska kendilerine yakinlik saglamak için tanri edindikleri seyler, kendilerine yardim etselerdi ya! Hayir, onlari birakip gittiler. Bu onlarin yalani ve uydurup durduklari seydir. 

29. Hani cinlerden bir gurubu, Kur'an'i dinlemeleri için sana yöneltmistik. Kur'an'i dinlemeye hazir olunca (birbirlerine) "Susun" demisler, Kur'an'in okunmasi bitince uyaricilar olarak kavimlerine dönmüslerdi. 

30. Ey kavmimiz! dediler, dogrusu biz Musa'dan sonra indirilen, kendinden öncekini dogrulayan, hakka ve dogru yola ileten bir kitap dinledik. 

31. Ey kavmimiz! Allah'in davetçisine uyun. Ona iman edin ki Allah da sizin günahlarinizi kismen bagislasin ve sizi aci bir azaptan korusun.. 

32. Allah'in dâvetçisine uymayan kimse yeryüzünde Allah'i âciz birakacak degildir. Kendisi için Allah'tan baska dostlar da bulunmaz. Iste onlar, apaçik bir sapiklik içindedirler. 

33. Gökleri ve yeri yaratan, bunlari yaratmakla yorulmayan Allah'in, ölüleri diriltmeye de gücünün yetecegini düsünmezler mi? Evet O, her seye kadirdir. 

34. Inkâr edenlere, atese sunulacaklari gün: Nasil, bu gerçek degil miymis? denildiginde: Evet, Rabbimize andolsun ki gerçekmis, derler. Allah: Öyleyse inkâr etmenizden dolayi azabi tadin! der. 

35. O halde (Resûlum), peygamberlerden azim sahibi olanlarin sabrettigi gibi sen de sabret. Onlar hakkinda acele etme, onlar vâdedildikleri azabi gördükleri gün sanki dünyada sadece gündüzün bir saati kadar kaldiklarini sanirlar. Bu, bir tebligdir. Yoldan çikmis topluluklardan baskasi helâk edilir.